Nokta dergisi son sayısında, kolay kolay unutulmayacak bir gazetecilik başarısı sergiledi.
Sokaktaki vatandaşın, "Meçhul bir otoritenin buyrukları"na karşı gösterdiği uyum ve tepkileri ölçtü.
Tiyatro sanatçısı Ezel Akay'a siyah bir pardösü giydirdi, eline bir de megafon verdi. Akay'la Nokta ekibi başladılar kentte dolaşmaya... Önce Yeni Cami'nin arkasındaki parka gittiler. Hava güneşliydi. Banklarda insanlar oturuyordu. Akay, megafonla bağırarak sert bir komut verdi:
"Derhal ayağa kalkın!"
İtirazsız, sessiz, kurulmuş robotlar gibi herkes hemen ayağa kalktı.
Eminönü iskelesinde başka bir komut: "Herkes hemen yere çöksün"
İskelede kim varsa hemen yere çöktü. Beyoğlu'nda başka bir komut:
"Herkes sıraya girsin, sayım var"
Herkes hemen sıraya girdi. Mecidiyeköy'de bir duvar dibinde başka bir komut patladı:
"Herkes elleriyle duvara yapışsın, ölçüm var!"
Herkes elleriyle hemen duvara yapıştı.
Bir fabrika kapısında işçilere komut verildi:
"İçeri girerken herkes parmak bassın şu kağıda!"
İşçiler parmak basarak girdiler fabrikaya. Beyaz önlükle lastik eldivenler giymiş bir hanım gazeteci, fabrikanın içindeki kadın işçilere değişik bir komut verdi:
"Herkes soyunsun, bekaret muayenesi yapılacak"
Kadın işçiler hemen soyunmaya başladılar...
Buna karşılık Boğaz iskelelerinden birinde, vapurdan çıkanlara komut vermediler, kibarca ricada bulundular: "Film çekiyoruz, lütfen bir dakika durur musunuz?
Ricayı kimse iplemedi.
Nokta'nın yaptığı deney, toplumun ruhsal yapısını gösteren müthiş bir röntgen...
Ne kimse komutu verenin kimliğini merak ediyor, ne hangi hak ve yetkiyle vatandaşlara o komutları verdiğini soruyor, ne de herhangi bir direnme gösteriyor...
İşte yüzyıllardan beri daha küçük yaşlardan başlayan dövülmüşlüğün, sövülmüşlüğün, ezilmişliğin sonucu...
İçimizdeki Çocuk- Doğan Cüceloğlu 🌼
Yorumlar
Yorum Gönder