Konuşmaya çok ihtiyacım olduğunu fark ettim ama maalesef etrafımda aynı yaralardan muzdarip insan yok. Fakat illa bunu okuyan biri (ki maalesef okunmuyor) yaşamıştır bunları. Güzel sayılabilecek bir üniversite hayatı yaşıyorum fakat anksiyete ve çok düşünme belasından kurtulamadığım için mutsuz oluyorum. Vizelerden sonra eve gittim ve sandığımdan daha çok özlemişim ailemi, evimi, odamı, kendimi.. Ne kadar arkadaşların da olsa kendin gibi hissedemiyorsun çoğu zaman. Bir söz var tek başına olduğun halin ile yanında bir kişi bile gelse o halin arasında farklar var. Tam sözü hatırlayamadım ama bunu anlatıyordu. Sorumluluk, uyum sağlama ve güzel olan şeyleri bozma endişesi kendinin biraz daha farklı formunu ortaya koymaya itiyor insanı. Bu psikolojik olarak hem bir adaptasyon hem de savunma iç güdüsü. Her neyse evde geçirdiğim 9 gün bana o kadar iyi hissettirdi ki. 3 günümü hastanede geçirsem de (bazı kontroller için) o bile çok gü...
Çok hoşuma giden bir nakaratın tam şarkısını açmış ve hayal kırıklığına uğramışım gibi. Şimdilerde fark ediyorum da bir çok şey benim için gerçekten hayal kırıklığı. 2024 bana kötü şeyler getirdiğini iddia etmiyorum fakat getirmesini umduğum hiçbir şeyi umduğum gibi getirmedi. Bu yıl biraz da insan olmanın acımasız taraflarıyla münasebetimin sınırları aşmasından da kaynaklı olabilir. Sizi 2024'ün başına getireceğim. Büyük bir sınav kaygı sı. O zamanlar ait olduğum hiçbir şey yokmuş gibi hissediyordum. Boşuna hazırlandığımı hissediyordum. Artı olarak üniversite korkusuyla mücadele ediyordum. Başka bir şehirde tek başına olmak oldukça zor gibiydi. Şimdi bakınca neden bu kadar korktuğumu anlasam da insan eşsiz bir varlık. Her şeye adapte olabilir. Aslında sanırım bunların hiçbirini konuşmak istemiyorum. İnsan gerçekten bu evrende tek başına. Ailedir, arkadaştır hiçbiri bu duyguyu alıp götüremiyor. Ben bazen çok güveniyorum, işte diyoru...
Sıkıldım. Kendimden, sorumluluklardan, okuldan... Eve gitmek istiyorum, sadece yatağımda olmak istiyorum. Hayat sanki yine beni boğuyor gibi hissediyorum. Çok stresli bir dönemdeyim. Herkes aynı dertlerle uğraşıyor ama niye sadece ben bu kadar kafama takıp kendimi kötü hissediyorum bilmiyorum. Hayat bir bana mı ağır, bir benim kollarım mı zayıf? Rahatlayamıyorum, hiçbir yere köklenemiyorum. Bir gün iyiysem niye dört gün bedelini ödüyorum. Ben neden hep kendi hayatımı bu kadar zorlaştırıyorum? Sorumluluklar neden beni bu kadar strese sokuyor? Olur gider her şey, kontrol edemezsin ki bu kadar her şeyi. Biraz soluk almaya ihtiyacım var artık. Gerçekten buna ihtiyacım var. Ama ben soluk alırken bile sorumlu hissediyorum. Eskisi gibi ölüm düşüncesi de rahatlamış hissettirmiyor beni. Ailemin yanını her seferinde çok özlüyorum. Ait olduğum yer neresi bilmiyorum. Eskiden evimdeyken sanki oraya ait hissediyordum ama şimdi ...
Yorumlar
Yorum Gönder