Kediciğe Veda
Bir varmış bir yokmuş, uzak diyarlarda mutsuz ve sevgisiz bir şekilde yaşayan bir prenses yaşarmış. Her gün kalktığı güne lanet eder, hiçbir şeyden zevk almazmış. Bir gün sabah kalktığında yataktan çıkmak istememiş ve öğle vakitlerine kadar yatağında öylece boşluğa bakarak zaman geçirmiş. Duruma çare bulamayan hizmetkarlar ne yapacağını bilemediği için hemen krala gitmişler ve olayı anlatmışlar. Kral bu duruma çok sinirlenmiş çünkü prensesin bunca işi varken yatmasını şımarıklık olarak görüyormuş. Prensesin odasına girmiş ve bağırıp çağırmış, ona işe yaramaz olduğunu, şımarık olduğunu ve böyle devam ederse tahta layık olamayacağını söylemiş.
Prenses, ağlayarak odasından kaçmış ve ormana doğru koşmaya başlamış. O kadar yorulmuş ve nefes nefese kalmış ki en sonunda bir ağacın önüne yığılmış. Ağlamaya devam eden prenses hıçkırıklarının arasında bir mırlama sesi duymuş. Kafasını kaldırdığında ayaklarının önünde yatan bir kedicik görmüş. Prenses şaşırmış çünkü ne zaman bir kedicik görse hemen onu tırmalar ve kaçarlarmış. Ama bu kedicik tam aksine onun yanında neşeyle bakıyormuş ve yanında huzurlu olduğunu söylemeye çalışırcasına mırıldanıyormuş. O kediciği gören prenses tüm mutsuzluğunu unutuvermiş ve derinlerinde bir sevgi hissetmiş.
Prenses, kediciği kucağına almış ve saraya dönmüş, onu gizlice içeri sokmuş. Önce karnını doyurmuş kediciğin daha sonra tüylerini tek tek, özenle temizlemiş. Vücudunu kontrol etmiş, tüm yaralarını tedavi etmiş. Bu sırada da kedicik, prensesi dünyanın en mutlu insanı gibi hissettiriyormuş. Kedicikle tüm gün dertleşmiş, içini dökmüş. Bu muhabbetler sırasında prenses demiş ki ''Keşke ben de senin dilinden anlayabilseydim, bir hayvan olabilseydim.''. Sonra da kediciğini öpmüş ve uyumuş.
Sabah kalktığında kendini yastığın üstünde bir fare olarak bulmuş. Sonunda kediciğiyle konuşabileceğini ve bu sarayı terk edip harika bir hayat yaşayacaklarını düşünmüş. Hemen kediciği uyandırmaya gitmiş fakat kedicik kalktığında gözlerinde bir düşmanlık görmüş. Kedicik prensesi kovalamaya başlamış, onu yakalayarak öldürmek istiyormuş. Tüm gün odada kedicikten kaçmaya çalışan prenses en sonunda gece olunca bir kuytu yer bularak orada uyumuş.
Sabah kalktığında tekrar insana dönen prenses rahatlamış. Kedicik, uyanan prensesi görünce hemen yanına gelmiş ve kucağına yatmış. Fakat prenses onu sevmemiş çünkü onun da diğer kediciklerden farklı olmadığını anlamış.
Sevgili kedicik,
Seni ilk gördüğümde sana yuva olmak istemiştim, seni çok sevmiştim. Yaralarını sarmak, yanında olmak istemiştim. Sana tüm içimi dökmüş, yaralarımı göstermiştim. Bana yaralarımdan sarıldın, hepsini tek tek öptün. Bana gerçekten sevildiğimi hissettirdin. Sonra birbirimizi yıpratmaya başladık, beni sevmediğini hissettim fakat ilk zamanlardaki sevginin geri döneceğini düşündüm. Sabırlı olmam gerektiğini düşündüm fakat olmadı. O kadar çok yıpranmıştım ki terk etmek istedim seni defalarca. Daha sonra fark ettim ki ilk zamanlardaki sevginin dönmesi imkansızdı çünkü sen de diğer kediler gibiydin. Çok sevilince seni tırmalayan, vücudunda bir sürü yara bırakan diğer kedicikler gibi.
🐭
Yorumlar
Yorum Gönder