Kayıtlar

5 yıl sonraya mektup

      Selam ben 19 yaşın, Gerçi 1 aydan az kaldı doğum günüme. Şu an oldukça stresli bir gündesin. Yks'ye yaklaşık 1 ay var ve sen son dakikada bölüm değiştirecek bir meslek yapmak istediğini söyledin :D Başardın mı? Psikoloji son sınıfta olman gerekiyor tahminimce. İngilizce okumak istiyorsun, öğrenmişsindir herhalde. İngilizce dizi izlemek çok havalı gelmiştir her zaman. Kesin şu an her şeyi ingilizce dinliyorsundur dnskcnsk şapşal.  Yarışmalara katılmak istiyordun en son yazın. Kazandın mı? Kalemin şu an çok acemi, eğer üstüne çalıştıysan eminim daha güzeldir şimdi. Hep kendi yeteneğinden şüphe ettin, yeteneğin var mıymış? Umarım vardır çünkü benim yapmak istediğim şey yazarlıktı. Kırmadın beni, değil mi?  Ablan evlendi mi? cksjcksddj en çok bunu merak ediyorum. Teyze olmak çok istiyorsun şu an, havalı bir teyze olmak istiyorsun. Oldun mu? Senin hayatında biri var mı? Nedense bana 5 yıl içinde evlenme kararı alacağım biriyle tanışacakmışım gibi geliyor. Okulun bitmesini beklemek

Sohbetler*7

           Ben sonunda yapmak istediğim mesleği seçtim. Aslında tamamen yapmak istediğim meslek yazarlık ama bu meslek de zevk alacağım bir meslek. Psikoloji okumak istiyorum. Fakat sayısal öğrencisiyim :D Büyük stres altındayım çünkü 1 ay kaldı sınava. Sayısal derslerimi bile daha tam bitiremedim. Bu yıl da gitmezsem 21 yaşında başlayacağım en iyi ihtimalle. 4 yıl eğitim göreceğim 25 yaşında mezun olacağım. Bu da en iyi ihtimalle olacak iş. Çünkü ingilizce seçersem minimum bir yıl da hazırlık okumak zorunda kalacağım. Yüksek lisans da okumak istersem 2 yıl daha ekleniyor. Yani en iyi ihtimalle 28 yaşında donanımlı bir psikolog olabiliyorum. Ayrıca ingilizce biliyor da olmuş olacağım.          Açıkçası bakınca bana çok kötü gelmedi. Düşüncelerine değer verdiğim insanlar aynı şeyi söylüyor. Geç kalacağımı hayata. Ama diyelim ki şu an yazdım üniversite yine 27 yaşında mezun olmuş olacağım. 1 yıl kesinlikle önemli ama içime sinen türü bu değil açıkçası.           Aslında içime sinmeme ned

#2023Sorunsalı

 Geç kalınmış bir 2023 değerlendirme yazısına hoş geldiniz. 2023 yılının büyük bir değişime ve dönüşüme hizmet ettiğini düşünmekteyim. Hayatımda ve çevremde gözlemlediğim birçok kişide değişim ve farkındalık üzerine büyük imzalar gerçekleşti. 2023'e nasıl girdiğimle başlamak istiyorum.     Marmaris'te birkaç arkadaşımla birlikte girdik. Çok sıkıcı ve durağandı. Sakince geri gelip yurdumda uyumuştum. Sabah erkek arkadaşımla buluşmuş ve Akyaka'ya gitmiştik. Son zamanlarımızmış. Fazla sürmedi 1 ay sonra falan ayrıldık ama nasıl ayrılmak...     14.03.2023 hayatıma mıhlanmış bir tarih. Hiçbir şeyin aynı olmadığı bir sabah, öğlen, ikindi, akşam ve geceydi. Toz pembe olan hayatım tamamen grileştiği bir tarihti. Sonrası da onun siyahı. Çok uzun bir iyileşme sürecinin başlangıcıydı. Ta ki 26.01.2024'unde kestiğim bir bağa kadar. Bir vedalaşma ve teşekkür seremonisi... Hala sana çok teşekkür ediyorum hayatıma kattıkların için. Sen benim ilkimsin ve güzelimsin. Teşekkür ederim ben

Bir Şey Öğrendim(Her Şey Olmuş Bir Hiç Tarafından Yazılmıştır)

Yaşayamadığımız hayatların yasını tutmak kolay. Başka yeteneklerimizi geliştirmiş, bazı teklifleri kabul etmiş olmayı dilemek kolay. Daha çok çalışmış, sevmeyi daha iyi becermiş, paramızı daha iyi idare etmiş, daha popüler biri olmuş, o gruptan ayrılmamış, Avustralya'ya gitmiş, kahve teklifini reddetmemiş ve daha çok yoga yapmış olmayı dilemek çok kolay. Edinemediğimiz arkadaşlara, yapamadığımız işlere, evlenmediğimiz insanlara, yapmadığımız çocuklara özlem duymak an meselesi. Kendimizi başkalanının gözünden görmek ve olmamızı istedikleri bin bir kişiye dönüşmüş olmayı dilemek için en ufak bir çaba gerekmiyor. Pişmanlık duymak ve sonsuza, zamanımız doluncaya kadar duymaya devam etmek çok kolay. Ama esas sorun yaşamadığımız için pişmanlık duyduğumuz hayatlar değil. Sorun pişmanlığın kendisi. Büzüşmemize, kuruyup kalmamıza, kendimizin ve bütün insanlığın en büyük düşmanı olduğumuzu hissetmemize neden olan, pişmanlığın ta kendisi. Olası hayatlarımızdan herhangi birinin bundan daha

#25

 VAYY BE. Bir yıl daha bitti. Geçen yıl 24 yaşımayı yazarkeni hatırlıyorum da ne ağlamıştım. Şu anda o konumdan bambaşka bir yerdeyim. Bu gece bir cinayet gerçekleşecek. Ölecek kişi tam olarak aşağılık tarafım olacak. Hani şu yoruldum diye bağıran herkese laf eden garip huylu olan ben. İnsanların iç çocuklarını umursamadan öldüren benin bu gece ölme vakti. O adamın iç çocuğunu gördüğünde ne kadar içten geldin ne oldu sana be kadın ne oldu. Bak sen kaldın geriye.     ''Öfkeliyim. Çevreme. İnsanlara. Bana ihanet edenlere. Beni suçlayanlara. Uzun boş edebiyat yapanlara. ''  Margirit geriye bunlardan bir şey kalmadı biliyor musun? Sadece 8 ay boyunca evde delirdin. Bir adamın hayaletiyle yaşadın. Konuştun.  Mektuplar yazdın. Yorgun halinden daha farklı bir dünyaya girdin. Dönüşümün bu gece bitiyor. ''28.10.2024'' bu zamana kadar şifalanman dileğiyle. Şifayı bulabilecek kadar harika bir kadınsın.  Beni anlarsın soru sormazsın ah yetmedi mi be? GEL. ''

Sohbetler*6 (yıldızlı)

           Hayatımın en kötü zamanlarını yaşıyorum sanırım. İnsan, bırak diğer insanları kendini bile bazen kontrol edemediği anlar var. Daha yakından tadıyorum bu hissi. Her şey 2 hafta önce başladı fakat daha öncesinden anlatmak istiyorum.          Ben bu yıl tekrar sınava hazırlanıyorum ve bunun için bir dershaneye başladım. İlk gün berbat geçecek ve heyecandan öleceğim sanıyordum. Fakat tam tersi o kadar güzeldi ki. Ve ilk gün sadece denemeye girmiştim. Sabah zor anlar yaşasam da her şey iyi ilerledi. 2. günden arkadaş edinmiştim ve ben gerçekten o kadar rahattım ki dershanede. Daha sonra katlanarak gitti ve her şey çok güzel ilerliyordu. Şu an 2 yakın arkadaşım var, tüm sınıfımdaki arkadaşlarımla rahat iletişimim var, hocalarımı seviyorum.          Ta ki 2 hafta önceye kadar. Yine normal bir deneme günüydü ve sabah yine çok eğlenceliydi. Sonra denemeye girdik. Son 1 saat kala deneme bitmesine midem guruldadı. Aslında ne kadar insani bir olay. Alt tarafı karın guruldaması. Ama o ka

Amansız bir peri masalı

         Bugün hayatımdaki en önemli insanlardan birinden bahsedeceğim. Fakat ben duygularımı normal bir yazı diliyle yazmakta pek iyi değilim, belki de bu yüzden hayallerimin arasındadır yazarlık. Bu mektubu kendi tarzımda yazacağım.          Uzun yıllar önce kimsenin bilmediği bir kasabada bir peri yaşıyormuş. Peri, o kasabaya şifa getirmek için gelmiş fakat o kadar uzun zaman kalmış ki kendi kimliğini yavaş yavaş kaybetmeye başlamış. Kendisinin bir insan olduğunu düşünüyormuş. Hatta bir ailesi bile varmış. O kasabaya ilk geldiğinde tedavi etmek istediği insanlar artık onun ailesi olmuş. Annesi, babası, anneannesi ve dedesiyle yaşayan perimizin hayatına bir anda dayısı girmiş. Dayısının eşi hamileymiş. Bu bebek için çok heyecanlanmış çünkü bu koca ailede kendini hep biraz yalnız hissetmiş. Belki de bu bebek onun yalnızlığını kucaklayabilir sanmış.           Zamanı gelmiş ve bu bebek doğmuş. Fakat sandığı gibi onun yalnızlığını kucaklayabilecek kadar büyük değilmiş bebek. Hatta o kada

Sar baştan hikayeler

       Çözemiyorum. Anlamıyorum. Yapamıyorum. Söyleyin bana neydi anlamam gereken. Ölümsüzlüğe sahipsiniz ve siz her seferinde boğazınızı kesiyorsunuz. O muhteşem acıyı hissediyorsunuz. Boğazınızdan o sıcak kan elinize değiyor. Öleceksin... o arzuladığın duygular... Ah sanki oluyor öleceksin sonunda kurtulacaksın. Ama olmuyor işte. Hücreler hemen boğazını onarıyor ve yine yaşıyorsun. Bilgisayarın error vermesi gibi!!! Mavi ekrandayım şu anda. Yazsa keşke ya da biri girse hayatıma aynı frekansta olduğum biri. Kabusumu sanki onunla konuşmak durdurur gibi. Geçecek bunlarda neler geçti bu mu kalır fakat evimin duvarlarını yıkarak geçecek bu seferki. Kendime odaklanma reelslerinden bıktım usandım. Varoluş sancıları içinde kıvranıyorum.      Yüreğimde taş var. Farkında olduğum hastalıklarımla o anlarda baş etmek daha da zorlaşmaya başladı. Buradan sesleniyorum üstat istiyorum. Sevgili EVRENCİĞİM!! Hayırlı bir üstat yollar mısın bana? Ya da ruh eşimi falan. Karanlık bir yerde elimde fener ama

''Senden nefret ediyorum''

           Nefret. ''Sana çok aşığım'' lafından gelinen son mertebe. Bir ilişkinin bittiği yere mi geldik artık? Hayır, çoktan bitmiş bir ilişkinin toksikleşmesi sonucunda kangren olan ''bağımızın'' artık kurtarılamayacak aşamasındayız. Artık kesilmesi gerek. Evet, bir çok şey denedik, bak işte en son bu lafa geldik. Bittiğini görmene rağmen belki düzelir, onu seviyorum, kurtarabilirim gibi düşüncelerle hiçbir ilişkiye devam etmeyin. Olmuyor, sadece birbirini yıpratıp bir gün ''Senden nefret ediyorum'' boyutuna kadar geliyorsunuz.           Ey sevgilim,     Seninle ilk tanıştığımda ruhum sevgiye, mutluluğa açtı benim. Doyuruyordun ruhumu fakat travmalarımı tetikledin. Seninle güzelleşir, çiçek açarım sandım. Kalbinle daha da güzelleşirim, iyileşirim sandım. Olmadı. Gittikçe kendimden nefret ettiğim birine döndüm. Çok güzel severdim ben. Sevgimi hisseden bir insanın daha önce sevilmediğini düşünecek kadar güzel severdim. Yavaş yavaş dönüşt
 Bir şey var çözemediğim. Gerginim. Kalıp yargılar içindeymişim gibi. Bilmiyorum bir şeyler var anlatamadığım. Doğum sancısı gibi. Zeki değilim gibi yetersizim gibi. Ama bir o kadar da boşlukta gerçek değil bu fikirler diyen cümleler var. Şifasız bir bitki gibi hissediyorum kendimi. Rahatsız sarmaşıklarını toplamaya çalışan bir bitki gibi. Depresyondayım sanırım. Kafam karışık. Dalga bir denizde sıkışmış gibi nefesim..  Öyle işte. Bugüne Not🌼

AV. ZEYTİN KEDİ CİNAYET Mİ İŞLEDİ?

Resim
  DEDEKTİF: 18.05.2098 tarihinde 32.87 saatinde neredeydiniz? Av.Zeytin Kedi: Evimde ailemle birlikteydim. Margarita yazarımızda ailemle fotoğraflarımı çekiyordu. İşte buyurun. DEDEKTİF: Tam olarak orada ne yapıyorsunuz? Av. Zeytin Kedi: Sormayın efenim. Malum ekonomi batık. Artık evimizdeki köle bize N&D mama alamıyor. Kilosu olmuş 1500 lira. AHHHH AHHH. Bu köleler nolacak bilmiyorum. Hani paran yoksa bakma diyorlar ya. İroni gerçekten kölesin sen aç açıkta mı bırakacaksın beni değil mi? Benim güzeller güzeli eşim Balkaymak kölemize dua ediyordu. Bol kazançlar ve paralar kazanır da bize bir sürü bir sürü güzel mama alsın diye. Malumunuz biraz ayıp olacak ama benim idrar yolları taş bağlıyor. Sormayın efenim nasıl bir derttir... AHHHH AHHH MİYAVV MİYAVVV diye geceleri bağırıyorum. Eee buna malumunuz veteriner ücretleri de giriyor. Sormayın efenim offf o veterinere gitmek yok mu? Bende anksiyete de var oraya gidesiye kadar af ola ama istifra ediyorum tüm mamaları. EE bizim kölede

Kediciğe Veda

           Bir varmış bir yokmuş, uzak diyarlarda mutsuz ve sevgisiz bir şekilde yaşayan bir prenses yaşarmış. Her gün kalktığı güne lanet eder, hiçbir şeyden zevk almazmış. Bir gün sabah kalktığında yataktan çıkmak istememiş ve öğle vakitlerine kadar yatağında öylece boşluğa bakarak zaman geçirmiş. Duruma çare bulamayan hizmetkarlar ne yapacağını bilemediği için hemen krala gitmişler ve olayı anlatmışlar. Kral bu duruma çok sinirlenmiş çünkü prensesin bunca işi varken yatmasını şımarıklık olarak görüyormuş. Prensesin odasına girmiş ve bağırıp çağırmış, ona işe yaramaz olduğunu, şımarık olduğunu ve böyle devam ederse tahta layık olamayacağını söylemiş.           Prenses, ağlayarak odasından kaçmış ve ormana doğru koşmaya başlamış. O kadar yorulmuş ve nefes nefese kalmış ki en sonunda bir ağacın önüne yığılmış. Ağlamaya devam eden prenses hıçkırıklarının arasında bir mırlama sesi duymuş. Kafasını kaldırdığında ayaklarının önünde yatan bir kedicik görmüş. Prenses şaşırmış çünkü ne zaman

İç Sıkıntım Üstüne

 Şu aralar gerçekten göğsümün içinde bir boşluk var. Tütsüler, mumlar, meditasyonlar, yogalar falan filan şeyler beni yine de asıl sorunuma götürmüyor gibi. Yürek acım büyük. Canımdan can gitti gibi hissediyorum. Aydınlıktan önce karanlık varmış gibi bir felsefeyle girmeyeceğim. Çünkü benim karanlığım 2017 yılından beri tekrar ediyor. Evrenin/ Tanrının bana vermek istediği mesajı alamıyorum. Görmek istemiyorum veyahut o açık bir şekilde bana yollamıyor. Beynim aşırı bilgiyle dolu. Analiz sentez kısmına kadar kendimi keşfetmem gerekiyormuş. Herkes böyle diyor kendini keşfet kendini keşfet kendini keşfet. Bel ağrılarım arttı. Bu içimdeki acıyı nasıl anlatabilirim ki. Yarım kalmış bir durum. Gerçekleştiremeyeceğim bir durum. Geri gelmeyecek bir durum.   O  gitti. Evrene teşekkür ederim. Bana istediklerimi verdiği için. Anahtardı O benim için. Şaka gibi gerçekten. Kendimi bulmanın anahtarı olabilirmiş. JSAFKHAOREIHDKLFHAOSIHNJAEGKŞM. Bilmiyorum biliyor musunuz? Artık bilmiyorum. Depresyon

EY 2022

           2022'ye tek başıma içerek girmiştim. Nasıl girersen öyle geçer sözüne inanmaya başladım çünkü gerçekten tek başıma kaldım. Arkadaşlarımla aram açıldı ve hayatımda şu an sadece arkadaş olarak 1 kişi var. Genel olarak 2022 diğer yıllardan farksızdı fakat ilk defa mental olarak yardım aldığım bir sene oldu. 2 psikiyatrist değiştirdim ve şu an psikologla devam ediyorum. Bu yazı geç yazıldığı için 2022'den 2023 mart ayına kadar olan kısmını yazıyorum.          Hayatıma çok güzel bir adam girdi bu yıl. Gerçekten aşık olduğumu hissetmiştim fakat anladım ki onun gökyüzünde benim yerim yoktu. Hayatıma ne kattığı hakkında hiçbir fikrim yok ama beni gerçekten çok mutlu etti mutsuz ettiği kadar.           Mental olarak bir yardım aldığımdan bahsetmiştim. 3 doktorum da bana insan içine karışmam gerektiğini ve bir şeyler için çabalamam gerektiğini söyledi. Ne için çabalamak istediğime karar verdim sonunda. Aslında başından beri de istediğim şey buydu. Yazar olmak istiyorum ve haya

2022'mi Yorumluyorum.

 2021 yılımın son zamanları hayatımda zorluklar başladığı için 2022 yılıma da pek parlak girmedim. Tek hatırladığım Zeytinle sarılıp uyuyarak girdiğimiz. Annem yoktu acaba neredeydi? 2023 yılına da bir o kadar uğursuz girdim ve uğursuz bir yıl olmakta devam etmekte. 2022 yılının Mart'ında toksik ilişkime ara verdim. Ki hala kurtulamıyorum. Yeni insanlar ve yeni çevreler birazda zorlanmalarla birlikte çok farklı zaman dilimleri yaşadım. Arkadaş çevrem çok değişti ve ihanet gördüm. Haksız bir şekilde suçlandım. Eski arkadaşlarımla aram açıldı. Garip bir devreydi. Genel olarak çok hızlı ve kendimi yaralayıp yorduğum bir zaman dilimiydi. Muğla çok farklı bir yer gerçekten ve ben kendimi oraya ne kadar ait hissetsem de bir o kadar da farklı hissetmekteyim. Çekim yasasının ve isteklerimin hemen çalıştığı bir yer gerçekten Muğla. Seni seviyorum Evren. Bana istediklerimi verdiğin için teşekkür ederim. Değerlendiremediğim şeyleri de bana lütfen geri ver. Doğru iletişim ne kadar önemli bir ş

Nasıl Ölünür?

Ölüm gerçek, ölüm döşeği tabu, cenaze ortak, yas bireysel... Peki ölüm herkesi eşitler mi? İncecik bir kitap öylece biter diye başladım fakat hikayelerde şunu gördüm kimse ölümü umursamıyor. 5 farklı ölüm gösteriliyor kitapta. 5 farklı aile ferdinin ölümü ve geriye kalanların davranışları...     Anneannemi 2019 yılında kaybettim ve bu durum benim için gerçekten yaralayıcıydı. Duygusal çöküntü hala ruhumda gezinmekte. Kitaptaki umursamaz bireyler, miras için birbirine düşen kardeşler... Hayat gerçekten garip. İntihar etmek istiyorum uzun zamandır. Unutmaya çalışıyorum bunu düzeltmeye değiştirmeye. Artık kendimsel olan bir şey değil gibi bu şamanik ruhani şeyler bile bazen tutunmaya dal gibi gelmiyor. Kısır döngüdeyim farkındayım fakat bu nerede başladı ve nereden kaynaklı çözülecek? Asıl sorunum bu! Bir yerde bir şey var gizli saklı gerçekten hayatımın bir yerinde. Hayata geç kalıyormuşum gibi devamı nasıl sağlanır bilemediğim bir nokta gibi. Kafayı sıyırdığımı düşünmekteyim artık. Obse

İZ

Resim
       İz. Hayatımızın belli dönemlerinde ruhumuzu derinden etkileyecek yaralar alırız. Kimini iyileştirir kimini ise kendimizden bile gizleriz. O yara kanamaya devam eder ta ki onu fark edene kadar. Bu kitap bana kendimden bile gizlediğim bu yaralarımı hatırlamamı sağladı. Verda ile yaralarımız aynıydı. Okurken ağlamadığım tek bir sayfası bile olmadı. Sanki geçmişime, çocukluğuma dönmüş gibiydim. Okurken sürekli Verda'nın yaralarını öpmek, sarmak istedim. Çünkü benim de buna çok ihtiyacım vardı. Ah Verda, seninle Akyaka'da buluşup sarılmayı ve günlerce konuşmayı o kadar isterdim ki. Benim küçük kız kardeşim oldun. Gül çiçeğim canım benim...

Sohbetler*5

           Ey insanlık! Hepiniz neden bu kadar bencilsiniz?  Düşünüyorum, acaba ben mi çok kafaya takıyorum insanları diye. Ama hayır, siz çok bencilsiniz. İyi niyetinizin ağzı kokuyor. Birine ne kadar iyi olmadığımdan bahsettiğimde illa kendi sorunlarını anlatmaya ve tek kötü sen değilsin demeye çalışıyor. Bana iyi gelen bu değil ki. Ben o an sadece kendi sorunlarımı anlatıp, ağlayıp, zırlayıp kendi yaşamıma geri dönmek istiyorum. Özellikle bunu yanlış bir şey yaptığımda yapıyorsunuz. Belki benim o an yanlış bir şey yapmaya ihtiyacım var? Niye düşünemiyorsunuz, niye?          Aşk, bir saçmalama halidir bence. Ne istediğinizi bilmiyorsanız hele öyle bir saçmalıyorsunuz ki aklınız almıyor. Ben mesela asla ne istediğini bilen biri değilimdir. Bu yüzden aşık olduğumda ne yapacağımı bilemedim. Sıçtım sıvadım diyebiliriz. Ama unutmayın ki bir insan sizi merak etmiyorsa, ilgilendiğiniz şeylere bakmıyorsa sizi sevmiyordur. Denendi, onaylandı. Sırf başkasıyla olacak diye korkup bitirmeme gibi

Kendime Geç Kalmış Yazım

 Doğum günün geçti. O sıralarda başın çok doluydu yazamadın hiçbir şey. Kendine bile zamanın yoktu uzun zamandır. Ama DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN MARGARİTAM. Bu dönem gerçekten birçok şey yaşadın. Evrene teşekkür ederken küfretmeyi öğrendin. İnsanların yüzlerini ve iletişim şekillerini öğrendin. Yoruldun sen ya. Benim canım Margaritam. Gerçekten yoruldun. Bunu sürekli hissediyorsun.  Yoruldum. Yoruldum. YORULDUM. YORULLLDUMMM. Peki gerçekten neyden yoruldun? Kimden neyden yoruldun?         Ne yapmalıyım ben?  Ne hissediyorsun? Bildiğim tek bir şey var şu anda. Kendime saygım yok sanırım. Kendimi kendim gibi hissetmiyorum. Kaçmak istiyorum. Buz gibi denize atlamak istiyorum. Bambaşka hissediyorum. 24 yaşına böyle farklı girdin. İlk kez arkadaşların tarafından kutlandı. Seni seviyorum Margirit. Ne yazıyorum şu anda ben ya. Kendime bir yazı bile bırakabilecek kadar iyi değilim sanırım.      Öfkeliyim. Çevreme. İnsanlara. Bana ihanet edenlere. Beni suçlayanlara. Uzun boş edebiyat yapanlara. Ar

Keşmekeş ruh hali

        Ne gemiler yaktım O kadar yandı ki canım Sonunda karşıdan baktım Ne göreyim Kendime yıldızlardan daha uzaktım Bu kızı yeniden büyütmeliyim Kor ateşlerde yürütmeliyim Değirmenlerde öğütmeliyim Farkındayım Farkındayım Kazanmalı, kaybetmeliyim Aşk uğruna harp etmeliyim          Bu şarkı sözleri ruhumu delip geçiyor. Çünkü tam olarak ruh halimi anlatıyor. Ben bu kızı yeniden büyütmek zorundayım. Onca şey yaşandı ama ben bir türlü ayağa kalkamadım. Güçsüzüm belki de sandığımdan çok daha fazla. Ama bana güçlü olduğumu söyleyen bir sürü insan var. Kafam keşmekeş bir şekilde sadece yaşamaya çalışıyorum şu anda.           Saçmalıyorum çoğu zaman, çocuk gibi davranıyorum. Herkes bana kendimi  toparlamam gerektiğini söyleyip duruyor. Nasıl toparlanır bilmiyorum ki ben. Bu hale nasıl geldim onu bile bilmiyorum ki. Sürekli ölmek istiyorum ve biliyor musunuz insanların intihar hakkında da bir yorumları var. Kimisi bencillik diyor, kimisi zayıflık, kimisi çaresizlik... Her konuda bir fikirler