Filmler

 CAPTAIN FANTASTIC


Sizce şu anda yaşadığınız evden, yerden, kişilerden, kültürünüzden, yaşadığınız standartlardan daha başka bir yerde yaşamak mümkün mu ? Sizi bu filmle bambaşka bir hayatta sürüleceğim. Hazırsanız başlayalım.

Tam şu anda kimsenin uğramadığı bir ormanda ailenizle birlikte yasadığınızı düşünün. Her gün meditasyon, spor, avcılık ve bıçak kullanmayı öğrendiğinizi düşünün. Normal yaşıtlarınızdan daha farklı bir eğitim aldığınızı ve ondandan 10 kat daha fazla bilgiye sahip olduğunuzu düşünün. İşte bu film tam olarak böyle bir film. Ben Cash adlı kahramanımız 6 çocuğuyla birlikte eşiyle planladıkları gibi ormanda kendilerine  göre muhteşem bir hayat kurmuşlardır. Bu ortamda ebeveynler,  kendi doğrularını yaratmıştır ve çocuklar gerçek dünyayı bilmemektedir.


Tüm hikaye Leslie'nin ölümüyle başlar. Bu ormandaki hayatta kısa sürede olsa veda etmek zorunda kalan bu aile annelerinin cenazesine katılmak isterler. Zira bu da çocukların şehri ve medeniyeti görmelerini sağlar. Bu garip aile kalıplaşmış toplum yapısından o kadar farklıdır ki birçok kişi Ben'in yaptığı eğitimi çok yanlış bulurlar. Hatta Leslie'nin babası torunlarını geri almak ister. Bu mücadelenin yanında annelerini istedikleri gibi gömemeyen çocuklar  daha çok üzülmektedir.


Viggo Mortensen' un başrolde yer aldığı George MacKay, Shree Crooks, Charlie Shotwell gibi çocuk oyuncuların yer aldığı hayata bakış açımızı değiştiren bu film, yaşamak isteyeceğimiz bir hayatın kısa bir özeti oluyor. Gaza gelmek ve bugün evi terk edip ormanda yaşamak istiyorsanız hemen başlamanızı öneririm...


Ve size filmin en güzel sahnelerinden olan cenaze sahnesiyle veda etmek istiyorum. İyi seyirler....🎕





   YÜRÜYEN ŞATO



    Hem filmi hem de kitabı olan Yürüyen Şato'nun en çok filmini beğendim. Çünkü daha küçük yaşlarda izlediğim bu animeden büyüdükçe daha çok keyif almaya başladım. 
    Hayao Miyazaki'nin yönetmenliğini yaptığı ,Diana Wynne Jones'un kitabından uyarlanan Studio Ghibli yapımı bir animedir.
Küçük bir şapkacı dükkanı işleten Sophie'nin bir gece bir cadı tarafından lanetlenip yaşlı bir kadına dönüşmesiyle  kahramanımızın hikayesi  başlar. Yaşlılığı nedeniyle insanlar tarafından tanınamayan Sophie umutsuzluğa kapılır ve dağlara Howl'u aramaya çıkar. Howl ise yürüyen bir şatoda yaşayan bir büyücüdür. Yürüyen şatoyu yürüten Calcifer isimli bir cindir. Kendisinin Howl ile bir antlaşması vardır.
Sophie' Calcifer birlikte kendilerine yapılan kara büyüleri bozmaya çalışacaklardır. Bu sırada Sophie'yle Howl birbirilerine aşık olmaya başlamışlardır. Haa... Birde Şalgam Kafa var. Sophie dağa çıkarken yardımcı olan bir korkuluktur kendisi. Tabi ilerleyen zamanlarda aslında kendisinin korkuluktan daha öte bir şey olduğu anlaşılır.

    Çocukluğumda bu kadar harika bir anime izlediğim için kendimi  çok şanslı görüyorum. 
Animasyon dehası Hayao Miyazaki imzalı olan bu filmin tadına bakmadıysanız çok büyük kayıptasınızdır. Miyazaki'nin elinden çıkmış her muhteşem anime gibi bu da harika bir animedir. Kesinlikle izlemenizi tavsiye ediyorum. Şimdiden hepinize iyi seyirler....






ÇEREZLİK FİLMLER

Herkes depresyon döneminde ,sıkıldığında ya da tamamen vakit öldürmek için düşündürmeyen, çerezlik, romantik komedi tadında film arar. Bu insanlardan biri de benim. Normal  filmlere göre böyle filmleri izlemeyi daha çok seviyorum. Tamamen vakit öldürmek için varlar resmen 😄  Bende en çok beğendiğim  3 tane çerezlik filmden bahsedeceğim. Sizi çok sıkmamak için şu anlık sadece 3 tanesini anlatacağım. Ama merak etmeyin devamı gelecek. Hadi başlayalım.  

1-HOLİDATE

Netlix yapımı olan bu film Tiffany Paulsen'ın senaryosunu yazdığı ,John Whitesell tarafından yönetilen, 2020 Amerikan romantik komedi filmidir. Başrollerinde Emma Roberts ve Luke Bracey yer alır. Emma'nın bu filminde oynaması filmin romantik komedi filmi olduğunu ve yine harika bir performans sergilediğini izlemeden tahmin edebiliriz. Emma'nın harika oyunuculuğu Luke'la olan uyumu filmin çok keyifli olmasını sağlamış. Filmin konusu iki bekar gencin tatillerde beraber geçirebileceği birisidir. İkisi de aşık olmak ve sevgililiğin getirdiği baskı, kıskançlık ve sorumluluklar olmadan tatillerini geçirebilecekleri biridir ve bu ikili birbirleriyle tanıştıktan sonra akıllarına dahiyane bir fikir gelir. Bir yıl boyunca tüm bayram tatillerinde birbirleriyle sevgiliymiş gibi rol yapmaya karar verirler ve böylece aileleri tarafından yargılanmadan birlikte tatillerini geçirirler. Ama bir şeyi yanlış yaparlar... Şimdiden iyi seyirler💨



2-AYKUT ENİŞTE

Bahsedeceğim filmler arasında sanırım en çok beğendiğim film bu. Türk yapımı komedi filmi olan bu film Cem Gelinoğlu'nun oyunculuğuyla gülmekten yan komşunuz tarafından ikaz edileceğiniz bir film. Saf bir insan olan Aykut telefon ve aksesuarları satan bir dükkanı vardır. Nişanlısı Nurhan ile hayallerini gerçekleştirmeye adım adım yaklaşan Aykut, beklenmedik bir durumla karşı karşıya kalır. Dükkanın soyulmasıyla beş parasız kalır ve sigortadan para almak için sigortacı Gülşah'ın istediği bir iyiliği gerçekleştirmek zorunda kalır. Tabi ki bu iyilik yüzünden nişanlısına yalan söylemek zorunda kalan Aykut zamanla Gülşah ve ailesine daha çok bağlanmaya başlar. Gözü açılan Aykut, Nurhan ve ailesinin onu kullandığını fark eder. Peki ya bundan sonrasında ne mi olur? İyi seyirler 💨


3-INTERN
















Ahh Anne Hathaway'ım benim. Bu kadın benim için bir başyapıt. Bütün filmlerini çok severim. Özellikle bu filmi Robert Di Niro'nun oyunculuğuyla nirvanaya ulaşmıştır. Stajyer filmi 70 yaşlarında Ben Whittaker 'in bir gün Jules Ostin 'in şirketi için yaptığı yaşını almış insanlara stajyer imkanı sunmasıyla başlayan bir filmdir. Ben o kadar tatlı ve çalışkan bir adamdır ki tüm şirkette çok fazla sevilir ve Jules ' ın özel stajyeridir. Ben, Jules'ı çok düşünür ve onun hayatını kolaylaştırmaya çalışır. Jules hayatının en zor dönemlerini geçirmektedir. Ailesel sorunları, iş hayatı derken çok yorulur ve gecelere kadar çalışır. Bazen insanı güldüren bazen ağlatan sahneleri var ve insana keşke benim hayatımda da böyle bir büyükbaba olsa dedirten bu filmi kesinlikle izlemelisiniz. Bu ikiliyi sizde merak ediyorsanız fragmana bir göz atın derim...💨


                                                                                                                                ❤ 

 



-Love,Rosie

Hazır mısınız? Keşke benimde çocukluk arkadaşım olsa diyeceğiniz bir filmle geliyorum.  
Rosie ve Alex 5 yaşından beri birbirlerinin en iyi dosturlar ve bu yüzden birbirlerine aşık olduklarını söyleyemezler. İşte tam da bu yüzden her seferinde başka bir şeçim yapmak zorunda kalırlar ve Rosie'nin başına gelen bir kolayla planladıkları hayat bambaşka yerlere gelir. Bu onları daha da birbirlerinden uzaklaştırır ve arada buluşmaları haricinde görüşmezler. Bu arada hayal kırıklıklarıyla sonuçlanan ilişkiler, evlilikler, boşanmalarla birlikte birbirlerini yeniden bulurlar. Ama bir gün bir şey fark ederler. Aslından birbirlerine aşık olduklarını söylemeyerek arkadaşlıklarını korumaya çalışıyorlardır. İşte klasik eğlenceli, romantik bir aşk filmi. Sizin de böyle böyle çocukluk arkadaşınız varsa hikayenizi yoruma yazın.


-Sevimli Tehlikeli

Rapunzel’den Sindrella’ya Beyaz Atlı Prens’ten Robin Hood’a kadar her türlü masal kahramanı olan bir adet masal diyarına Hoşgeldiniz! Kötü adamlar tarafından kaçırılan Zeliş ve onun kaçırılmasında yardım eden Zarok'un hikayesi. Zarok daha çok küçük olduğu için ne yaptığının farkında değildir ama bi çocuk kaçırmıştır. Zeliş'in ise göğsünde ZÇ harfleri olan bir doğum lekesi vardır. Bunun beyaz atlı prensinin isminin harfleri olduğunu düşünür ve bilin bakalım kim bu ? Zarok çocuk. Zeliş tüm saflığıyla Zarokla birlikte olmak için çabalar ama onu kaçıran kötü insanlar bunu izin vermeyecektir. Böylece beyaz atlı prensimiz ve kulesinde hapsolmuş prensesimizin hikayesi başlamış olur. 
Zeliş'in repliklerinden en sevdiğim : '' Belki de biz birbirimizin olalım diyedir bütün bunlar ha? '' bu oldu. Şahsen en güzel sahnelerden biri de burasıydı. Eee canı sıkılanlar masal izleyek hadi.


-Love and Other Drugs

Sırf Jake Gyllenhaal'ın var diye bile izlenir. Koca gözlü ve kıvırcık saçlı olan kızla ; mavi gözlü, kaslı ve yakışıklı oğlanın birleştiği bu film (🙆) akşam evde popcornunuzla birlikte keyifle izlenecek bir film. Şu anda birçok gencin hayali olan fuckbody ilişkisini çok güzel anlatıyor.

     Hayatta başarılı olmak isteyen Jamie ve hastalığından dolayı kimseye bağlanmak istemeyen Maggie'nin birbirlerine olan tutkusuyla aşık oluşlarını bazen komik bazen üzüntülü şekilde hep beraber izliyoruz. Filmde en çok beğendiğim sahneyi buraya bırakıyorum👇https://www.youtube.com/watch?v=fyZioR3Zk88&ab_channel=MovieclipsPROMO

🌼  



Animasyon severler, küçük kardeşiyle izleyecek film arayanlar, yaşı büyük ruhu küçük benim gibi bireyler GELLL ABLAACIM GELLL GELLL BU FİLMLER TAM SANA GÖREEE.TAZE ÇIKTILARRR

SPİES İN DİSGUİSE



Sabah kahvaltıda açıp izleyin amk. Tek diyeceğim bu içerikte yazmıyorum. Sadece  fragman bırakacağım. Tam olarak animasyon severlerin sabah kahvaltıda elinde çayı önünde yumurtası izleyebileceği bir film. NOKTA.




ZOOTROPOLİS

Hayvan filmlerini çok severim. Özellikle de teşhis yaptıklarında. Fabllar olsun masallar olsun çok severim. Tam olarak bu da kendi toplumumuzu hayvanlara uyarlanmış hali. Gelelim asıl konuya bizim hayalperest pofuduk götlü bir tavşanımız var.
Ve kurnaz, küçük yaşlardan beri yasa dışı iş yapan bir adet tilkimiz.
 ''Kurnaz tilki aptal tavşan'' ikilimize merhaba diyin.
 
Pofuduk götlü tavşanımız Judy polis memuru olmaz ister. Hayali çok zordur ama başarır. Bu seferde meslek hayatında tavşan olduğu için güçsüz görülür ve tutunmaya çalışır. 

Şehirde 13 kayıp memeli vakası vardır. Judy bunlardan birini üstlenir ve tilkiden yardım ister. Zorunda bırakır diyelim daha doğrusu. Bu ikili birlikte bu olayı çözemeye başlar. Yeri geldiğinde kahkahayla izleyeceğiniz yeri geldiğinde duygulanacağınız güzel bir animasyon...




TERSYÜZ



Hiç kafanızın içinde duygularımıza neyin sebep olduğunu düşündünüz mü? Duygulara ne sebep olur. Bambaşka bir açıyla bakmamıza yardımcı olan neşeliyle size merhabalar diyoruz. Filmimizin baş kahramanı Riley'in duygu değişimlerini gördüğümüz bazı kısımlarında aksaklıklar olan bazı yerlerinde neşeliyle üzüntünün  kavgalarına tanıklık edeceksiniz. 


    Riley babasının işi nedeniyle başka şehre taşınmak zorunda kalır ve yeni ortamına ayak uydurmak onun için çok zordur. Üzüntünün yaptığı bir hatayla başlayan macera neşelinin kontrolü tiksinti, öfke ve korkuya bırakmasıyla daha da karmaşık hale gelir.






    Hayatımın eziyetli ve zor olmasının yanında ağlaklı filmler izleyerek kendime daha da acı çektirmeyi çok severim. Merhabalar Mazoşistler Kulübü. Hep beraber ağlamaktan Japon balığına döneceğimiz film önerileriyle karşınızdayız.👌 Bir acılı Urfa dürüm...

7.Koğuştaki Mucize

 Muhtemelen sümüklerinizde boğulacağınız bir film. Baba-kız bağını kalbinizde hissedecek ve benim gibi filmi muhtemelen yaşayacaksınız. Ayrıca adalete bir kez daha söveceğinize eminim. Bir baba düşünün ki kızıyla aynı yaşta. Zihinsel engelli olan Memo ve kızı Ova'nın adalet arayışını ve bulamayışını konu alıyor. Her şey Ova'nın bir çantayı istemesiyle başlıyor fakat çantayı sıkıyönetim komutanı kızı için alıyor. Memo çanta için kızı takip ederken kız uçurumdan düşüyor ve orada can veriyor. Bütün suç Memo'ya kalıyor ve hapishaneye atılıyor. Hırsını Memo'dan çıkarmak isteyen sıkıyönetim komutanı Memo'nun idam cezası almasını sağlıyor. Memo bu idam cezasından kurtulup kızına kavuşabilecek mi? Eğer merak ediyorsanız kesinlikle izleyin. :)
 






Bizim İçin Şampiyon

Gerçek hikayelerden alınan filmler beni çok ayrı üzerler. Özellikle bu filmin sonunda gerçek hallerinin konulması ve Halis Karataş'ın oradaki sözleri bir insan bir insanı sevişindeki o saflığın, tatlılığın sanki böyle yüreğinizin en derinlerinden doğan o kalbin sıkışma hissini en derinden hissettim. Daha önce dediğim gibi hayvanlı filmlere karşı ayrı bir hüzünle bakarım. Halis, İstanbul'a gelmiş doğulu bir jokeydirÖzdemir Atman bir gün Halis'i keşfeder ve onun için çalışmasını ister. Bold sadece Özdemir'in kızı Begüm'ün kendisine dokunmasına izin verir. Böylece Halis ve Begüm tanışmış ve konuşmaya başlamış olurlar. Begüm bu beyle yakın olmak istemez çünkü amansız bir hastalığı vardır. Kanser... Halis tabi ki de böyle şeyleri kafa takmaz. Begüm tedavi olmak istemez. Halis, Bold'la beraber ona güç ve inanç kazandırdığı bir gerçeğe dayalı filmdir. Hem aşk hem de burnunuzdan sümükler fışkırsın istiyorsanız açın ve izleyin!






Annemin Yarası

    Anlatamam sadece izlenir. Birçok arkadaşıma göre sonu çok yetersiz gibi görünse de bana kalırsa başından sonuna kadar harika bir filmdi. Bu kadar uyum içinde iki başrol... Bu ikiliye eşlik eden bir oğlan... Her zaman bi çiftlik evi ya da köy evinde yaşamayı çok istiyorum. Bahçemiz olsun sadece bizim olsun istediklerimi ekelim, hayvan besleyelim, doğal olsun her şey anladınız mı ? O doğallıktan size bir tutam sundum işte. Annemin Yarası.  Çekimleri, Sırbistan, Bosna Hersek, Hırvatistan ve Türkiye'de yapılmış ve bu kültür çeşitliliği filme bu bir şenlik havası katmıştır. 
    Borislav Miliç'in bir kadının yumurtalıklarına zorla bıraktığı spermle başlayan hikaye büyük bir trajediyle son bulur. Bu spermin adı Salih'tir. Salih yetimhanede büyür ve ailesini öğrenmek ister. Müdür annesinin adresini verir. Annesi ne yazık ki yaşadıklarından dolayı hiçbir şey hatırlamaz. Daha sonra babasını bulmaya çalışır. Borislav Miliç isimli bu şahsı ararken yolu Marija ile Borislav'ın çiftliğine düşer. Tutku, aşk, seks, mutluluk ne ararsanız var. Hayat dolu olan Marija ve ona tutku ve hayvansal bir şekilde seven Borislav. Yemede yanında yat çifti. Bu çiftlikte Salih'i sürprizler, maceralar, eğlenceler bekliyor. Yeni bir aile edinen Salih'in hikayesi...
                                                   ''Sana bi Marija yakıştı be Boris''
          EN SEVDİĞİM SAHNE:





🌼🐭



Unutursam Fısılda



    ''Ben sadece hayatımın peşinden gittim. Yine olsa yine giderdim..'

     Hayatınızı istediğiniz şekilde yaşayabiliyor musunuz? El alem ne der diye düşünmeden istediğinizi yapabiliyor musunuz? Aileniz ne yaparsanız yapın destekliyor mu? Eğer hepsine cevabınız 'evet' ise ne kadar şanslı olduğunuzu bilmelisiniz. Cevabınız 'hayır' mı? O zaman sizi Hatice ile tanıştırmak isterim.

    Hatice asla normal olmayı beceremeyen, kafası en karamelli olan insanlardandı. Şarkılara olan tutkusu sizi şarkı söylemeye bile itebilecek türden bir tutkuydu. Fakat ataerkil bir ailenin 2. çocuğu idi. Ne yaparsa yapsın onu tek destekleyen ablası Hanife idi. 

    Hatice'nin Tarık ile tanışması onun büyük şansıydı. Hayalleri ortaktı ve ikisi de hayallerinin peşinden gitmek istiyordu. Hatice ve Tarık liseler arası müzik yarışmasına katılmaya karar vermişlerdi. Her şey harikaydı fakat Hatice'nin babası bu olaya kızdı ve izin vermedi. Hatice ablasının şiirlerini de çalarak evden kaçmaya karar verdi ve Tarık'la İstanbul'a kaçtılar. Bunu öğrenen Hatice'nin babası hastalandı ve felç oldu. Tarık'ın arkadaşı Erhan'da yaşamaya ve şarkı kaydedebilmek için para kazanmaya başladılar. 

    İşte Hatice, Tarık ve Erhan'ın dönüm noktası olan sahne. Kaydettikleri şarkıyı Prodüktör Kemal'e bir lokantada dinletmeleriyle  tüm hayatları değişti.  

   



       Kemal yeni bir sahne adı istemesiyle Tarık, Hatice'ye Ayperi ismini koydu. Ve ilk şarkılarından sonra epey dikkat çektiler ve çok hızlı yükseldiler. Fakat herkes bu durumdan mutlu değildi. Tarık kendi istediği tarzda şarkılar yapamadığı için mutsuzdu. Biz bile şu an sadece Hatice'den bahsederek Tarık'a büyük haksızlık ediyoruz. Çünkü Hatice ablasının şiirlerini kullanırken Tarık kendi bestelerini yapan yetenekli bir adamdı. Fakat tüm şöhreti Ayperi aldı. 

     Tarık kendi şarkılarını  yapamadığı için git gide daha da öfkeleniyordu. Bir gece yine Tarık sarhoşken kavga ettiler ve Tarık öfkesini kustu. Ardından kırmızı arabasıyla evden çıktı ve geri dönemedi..


      Bu olaydan sonra Erhan'da Hatice'yi ve sanat dünyasını terk etti ve Hatice tamamıyla yalnız kaldı. Alzheimer hastalığına yakalanan Hatice  muhasebecisi tarafından dolandırıldıktan sonra evine yani ablasının yanına döndü. Ablası Hatice'ye hala kızgındı. 

    Aslında film anlattığım gibi bir sıraya sahip değil. Geçmiş ve şimdinin içinde dolaşıyorsunuz izlerken ve bu filmi daha da mükemmel kılıyor.

   İşte Hatice ve Hanife için dönüm noktası olan sahne.

                     

                           Eyy hayırcılar eğer buraya kadar okuduysanız şimdide gidin filmi izleyin!

                                                                               🌼🐭


Bu çerezlik senin için;

-İZLEYİN VE YORUM YAPIN SEVGİLİ GİZLİ TAKİPÇİMİZ BAŞ HARFİ 'S' VE BENDEN NEFRET EDEN KADIN :) - 

 -The Christmas Chronicles

Yılbaşı geçti ama ben size yine de yılbaşı sabahı (zenginmiş ve yabancılara özeniyormuscasına ) yılbaşı ağacınızın altında bir sürü hediye sizi beklerken izleyebileceğiniz bir filmle geldim. 

Babasını kaybeden Kate sürekli kamerasıyla eski videolarını izlerken videoların birinde garip bir şey görür ve bunun Noel baba olduğunu düşünür. Ve abisi Teddyle Noel babayı tuzağa düşürüp birlikte yakalama planı kurarlar. Ve Noel babanın kızağına gizlice binerler. Kate'in bir anda Noel babayı korkutmasıyla her şey mahvolur ve birlikte maceraya atılırlar. Onları bu gece harika bir macera bekliyordur.                              

En sevdiğim sahne:


Peki ya sizde gerçek inanlardan mısınız?





-AcıTatlıEkşi


❗❗❗❗
Dikkat bu filmde izleyeceğiniz şeyler tamamen duygularınızın anasını ağlatabilir.

  
  Size Love rosie önermiştim. Okumadıysanız koyuyorum hemen buraya 👉https://sallapatii.blogspot.com/2020/12/cerezlik-filmler-2.html


Ne zaman bu film aklıma gelse Tv+ ve denizde Kafası Karamelliyle patso yerken telefonuyla oyun oynuyor ve bu filmi izlemiyor diye kızıp kapattığım geliyor. Bilin istedim :)



Bkm'nin kaleminden çıkmış muazzam güzel ve oyuncularının da bir o kadar başarılı olduğu bir film. Küçüklükten beri beraber olan bu ikili birlikte  büyürler ve bu iki yaramaz benim için ne yaparsın maddelerini uygularlar.

Seveceğinizi düşündüğüm sahne:



Gelelim filmimizin darbeyi indirdiği noktaya Duygu canım benim güzel saçlı kız Murat'ı terk eder. Murat ondan bi söz ister 5 yıl sonra buluşma ve evlenme sözü. 5 yıl geçer Murat harika bir şef Duygu da seramik ustası olmuştur. Bir gün Murat'ı arar ve İstanbul'a gider. Ama ne yazık ki her şey bıraktığı gibi değildir.
 
Size son bi kıyağım olsun:




Çok klasik bir aşk hikayesi gibi görünüyor di mi? Peki ya öyle mi dersin? Burnum dolu yazıyorum bu yazıyı ağlamaktan yeşil gözlerim kırmızı oldu. AHHHH ahhh hayat çok acımasız be! Murat'a baktıkça keşke benimde olsa dediğim adam... Canım Duygum benim. Güzel bir drama izlenmeyi bekliyor.





-Sır:Hayal Etmekten Korkma


Tam hafta sonu yorganınızın altında hayattan bıkmışlıkla izlenebilecek bir film. Ben şamanlığa ve evrenin verdiği mesajlara inanan ve çekim yasasına gönülden bağlı bir insanım eğer sizde (reklamcılık başlıyor.) benim gibiyseniz haydi gelin size zorlu bir hayat süren aileyle tanıştırayım. Koca ölen ve bir sürü borç içinde kalan Miranda ve 3 çocuğu birlikte ağaçlıkların içinde nehrin kenarında eski bir evde yaşarlar. Bir gün bi arabaya çarpan Miranda'nın bu gizemli adamdan öğrenecekleri vardır. Bray'ın hayatlarına girmeleriyle tesadüf dediğimiz ama aslında çekim yasası olan bir anlayışla hayatları bambaşka bir hal alır. Bence bu macerada onları yalnız bırakmayın ve sizde neler olacağına bir göz atın derim özelliklede yorganınızı alıp burnunuzu ısıtırken izlemelikse😋




🌼


Sevginin Gücü: Leon





    " Hayat hep bu kadar zor mudur, yoksa sadece çocukken mi öyledir?"

     Bir zamanlar benim de bir Leon'um vardı. Öylece ona sığınmıştım. Hayatımda önemli bir yer vermiştim, kendimden önce geliyordu. Ona hayrandım, hem zekasına hem de kalbine. Beni anlayan biri sanmıştım. Bu yüzden bu film benim için oldukça özeldir :)


     Uyuşturucu kaçakçısı olan bir ailenin kızı olan Mathilda, tetikçilik yapan Leon'la aynı binada yaşamaktadırlar. Mathilda'nın babasının kaçakçılık yaptığını fark eden Stansfield, Mathilda'nın ailesini katleder. Mathilda ise olay anında markette olduğu için yakalanmaz ve Leon sayesinde ölümden kurtulur. İşte o sahne;



    
    Leon aslında o kapıyı açarak hem büyük bir sorumluluk hem de başına tatlı bir bela almıştı. Mathilda kardeşini öldürdükleri için çok kızgındı ve intikam almak istiyordu. Leon'un tetikçi olması onun için harikaydı. Kardeşini öldüren adamları öldürmek için Leon'dan yardım istedi. Leon Mathilda'ya tetikçi olmayı öğretmeye başladı. 

    Mathilda hızlı öğreniyordu. Leon Mathilda'ya iyi davranan tek kişi olduğu için Mathilda Leon'a aşık olduğunu sanıyordu. Fakat aşık değildi sadece onu önemseyen tek kişi olduğu için ona saf bir sevgi besliyordu. Leon ise Mathilda'nın sevgisinden kaçmak istiyordu. Bu zamana kadar yalnız olan ve sevdiği kişiyi kaybeden Leon tekrar birini sevmekten korkuyordu. Mathilda hala intikam almak istiyordu ve kardeşini öldüren insanları Leon'dan öldürmesini istedi. 




  
    Leon'u dinlemeyen Mathilda kendi işini kendi halletmek için Stansfield'ı takip eder ve onu sıkıştırdığını sansa da Stansfield onu yakalar. Leon'a bıraktığı mektup sayesinde Leon Mathilda'yı kurtarır fakat Stansfield bu işin peşini bırakmaz. Kaldıkları yeri bulur ve büyük bir ekiple onları öldürmeye gelir. Başarılı oldu mu dersiniz? :)







🐭


Ciğer Söken Filmler


Selam Mazoşistler Kulübü. Sümükleriniz de boğulacağınız yepyeni ciğer söken filmlerle geri döndüm. 

Hadi bu da sana gelsin gizli hayranımız ''s''

Hachiko: A Dog's Story

Ya animasyonlarda hayvan olanları severim ama filmlerde hele de gerçek bir hikayeden alınmışsa ciğerimi doğrudan alabilirsiniz. Ben ağlarken biraz çirkin görünürüm.(!😛) Ve ne zaman bunu izlesem Kafası Karamelli  benimle dalga geçer. Hüngür hüngür ağladığım sayılı filmlerdendir. Bir köpeğin sadık bir dost oluşunu ve hala izlemediyseniz yazımı okumadan doğrudan izlemeye gitmeniz gerektiğini anlayacağınız bir film. 

İzlediyseniz devam edelim. Alın peçete. 

Hachiko bir gün tren istasyonunda bir kutunun içinde gitmesi gereken yere yola çıkarılması gerekirken yere düşer ve kimse fark etmez. Ta ki Profesör Parker Wilson'ın onu fark edesiye kadar. Maalesef görevli Hachiyi onu almak istemeyince onu eve almasıyla hikaye başlar. Her gün istasyona Hachiko götürür onu ve Profesör gelesiye kadar orada beklerdi. Acı bir olayın yaşanmasıyla Hachiko kötü şeyler yaşamaya başlar ve benim salya sümük ağlamaya başlarım. Beni yalnız bırakmayın hadi izleyin de beraber ağlayalım.





Terabithia Köprüsü


Filmi izlerken hep şu bölümü de bloga eklerim yok şu bölümden de bahsederim diye düşündüm ama sonra tek bir sahne vardı ki tüm planlarım suya düştü. Tek bir sahneyle koskoca bir boşluğa düştüm. 2019 yılında güzel bir kadını kaybettim ve tam da bugün mezarına gitmeden önce bunu izledim. Bende açtığı yara çok derin Jess'te açtığı yara gibi. Tüm yol boyunca anlamsızlık içinde boğuldum özellikle de geri dönerken dolunayın olması ve o kadar büyük ve parlak olması daha da derinlerime inmemi sağladı. Neler istediğimi, ne kadar aciz olduğumu gördüm. Sizi bunlarla boğmayacağım çünkü bunla ilgili yazı yazmak istiyorum. Ben size kısaca filmden bahsedeyim. Hayal dünyalarının sonsuz olduğu, büyüleyici iki çocuğun hüzün dolu bir hikayesi. Leslie'nin o muhteşem zekası ve düş gücüyle Jess'in hayatını değiştirmesiyle başlar. Beraber bir krallık yaratırlar ve kral ve kraliçeleri olurlar. Bir gün Jess'in öğrendiği korkunç bir haberle hayatı değişir...

''Next time, We should invite Leslie to go''




 Barfi: Aşkın Dile İhtiyacı Yoktur



Kime niyett kime kısmet işte hayat.  Şimdi şu uyuyan erkek arkadaşımızın ismi Barfi. Kendisi sağırdır. Ayrıca bi o kadar da saf biridir. Başı da hiç beladan eksik kalmaz.  Hayat dolu ve son derece pozitif olan Barfi'miz aşık olur. Kötü kızımız Shruti Ghosh. Bana göre kötü şahsen kendine göre de haklı. Barfiye gönlünü kaptırmamak elde değil. Tek bir sorun vardır ki Shruti nişanlıdır. Bunun üzerine üç ay içerisinde başka biriyle evlenecek olan Shruti'ye evlenmesine yardım etmek istediğini söyler ve birlikte vakit geçirirler. Barfi bir gün büyük bir hata yapar.

Özür dilerim bu sefer çekmek zor geldi direk bulup yapıştırdım affedin beni👐




Bunun üzerine birbirlerinden kopan bu ikili yıllar sonra karşılaşırlar. Ne kadar Barfi'nin hayatında  başkası da olsa hala sevdiğine eminim yani. O bakışlar, mutluluğu ne yazık ki sonsuza kadar sürecek ya hala çok kızgınım kıza cesaret edip Barfi'le mutlu olacağına parayı seçti ya. Neyse hüngür hüngür izleyebileceğiniz bir film daha sonra gelinde dedikodu yapalım Barfi'yi sizce gerçekten bırakmakta haklı mıydı?




🌼


Cici Babam

Geleneklerine bağlı bir abi, berbat bir müzisyen olan bir kardeş ve evlenmek isteyen bir kız kardeş babalarını kaybetmişlerdir. Anneleri de köyde ormanın içinde güzel 2 katlı eşinden kalan evinde yaşamaktadır. Ay yüzlü bu teyzemiz halk kursundaki müzisyen beyefendiye aşık olur. İsmi Tanju'dur. Hippi hayatı yaşan bu Tanju'muz sevgili Meloş annemizle evlenmek ister. Birbirlerine deli gibi aşıktırlar.  Çocuklarıyla tanışması için Tanju'yu eve çağırır. En büyük oğlu Hacı bu duruma karşı çıkar ve Meloş teyzemizle Tanju amcamızı ayırma çalışır. Tabi ki de diğer kardeşler bu duruma karşıdır çünkü annelerinin mutlu olmasını isterler. Hacı'yı ikna ederken yaşanan macereları anlatan son derece komik ve eğlenceli bir filmm. Bugün de burda hava kapalı eğlenmek için iyi bir fırsat diririmm..





                                                                                             

     Passengers

Bunun sevdiğim bir arkadaşım tavsiye etmişti. İlk izlediğimde vaovvv demiştim. Gerçekten çok tatlı bir film. Bilim kurgu filmi. Başka bir gezegene giden belli bir grup insanın yıllarca uyurken bir gün Jim ilk başta neler olduğunu anlayamaz ve sonra yalnız kalmamak için New Yorklu yazar Aurora’yı uyandırır ama sanki bu işle parmağı yokmuş gibi davranır. Koskoca gemide sadece ikisi ve bir de robot barmenimiz vardır. Barmenimiz bu sırrı saklayamaz ve Aurora öğrenince çok kızar. Ama bir gün geminin kaptanlarından biri uyanır ve birlikte gemideki arızayı düzeltmeye çalışırlar. Tahmin edebileceğiniz gibi Jim ve Aurora birbirlerine aşık olurlar ve 100 yıl erken uyanmış olmalarını umursamadan hayatlarını yaşarlar....



          Nadide Hayat



Hayatım boyunca hep akvaryumlarda ya da denizlerde büyük gemilerle araştırma yapmak istemiştim. Hatta bi ara Su ve su ürünlerini okumayı çok istedim. Hatta bu yüzden veterinerlik bana göre gibi geliyor. Hatta veteriner olunca da oralarda çalışmak istiyorum. Hayatım hep denizlerde kurulan tesislerde geçsin istiyorum... Bu filmde beni tek hüsrana uğratan kısım Nadide ablamın tekrardan evlenmesiydi. Beklediğim şey okulu bitirince yüksek lisans yapar ve yeni maceralara atılır olmuştu. Nadide ablam resmen geleceğim... Nadide adlı teyzemiz eşini kaybedince onu çağıran caretta carettalara dayanamaz ve tekrardan su ve su ürünleri bölümüne devam eder. Nadide ablamı canlandıran Demet Akbağ sayesinde bu kadına aşık olacaksınız. Bu kadar hayat dolu birine tam olarak bu rol yakışırdı. Beyinin kullanmayan belli bir genç ve başarısız arkadaş topluluğu ablamla dalga geçer. Ama dik durup her şeyi başarır hatunumuz. Kiyiflleee izleyebileceğiniz çerezlik bir film. 

🌼


Güzelliğin Portresi


Öyle bir kavga var ki hala ilk günkü heyecanla o sahne izlerim. Ve hala Kafası Karamelliyle o sahnede hunharca eğleniriz.

Ciddi anlamda bu filmi spoiler vermeden anlatabileceğimi zannetmiyorum. O şok etkisini saklayamayacağım sanırım...

Açıkçası Türklerden bu kadar güzel bir korku filmi tadında ters köşe yapan bir film beklemezdim. Belki Netflix'in imzası olduğu için iyi bir film olmuş ama gerçekten izleyince bayılacaksınız. Kısacası cinler ve ucuz efektlerle karşılaşmayacaksınız. 

Filmde bazı hatalar var ama insanları ikna etmek için yapılmış şeyler tabi hepimiz o kurguya kapılıp sonra şok olmamız için mesela ayna sahnesi. Gerçekten bu yazıyı yazmak çok zor benim için çünkü bunları söyledikçe siz gerçekleri görüyorsunuz ama sadece filmi yazmakta normal bir öneri  farklı olmaz.

Burçin Terzioğlu'nun canlandırdığı Nisan babasıyla anlaşamaz. 16 yaşında evden kaçar. Bir gün babasının ölüm haberiyle eski evine eşi ve çocuğuyla geri döner. Polis Oktay sürekli Nisan'a şüpheci yaklaşır. İşin ilginç yanı evde çok tuhaf şeyler gerçekleşir. Yemin ederim bazı yerlerde bende korktum.

 

Filmin başından sonuna kadar yer alan portre Vuslat isimli bir kadına aittir. Hatta tüm film boyunca bu kadın hakkında geçmekte. Sevgili hayaletimiz de tahmin edebileceğiniz üzeri Vuslattır. Bir sırrı açığa çıkarayım. Nisan'ın babası öldürüyor Vuslat'ı. Zaten tahmin edebileceğiniz gibi filmin başından eve dadanan hayalette Vuslat.




Daha fazla film hakkında konuşmayacağım çünkü şimdi her şeyi anlatacağım ben kendi eleştirimi yapayım film hakkında.
 
Film gerçekten beni çok şaşırtmıştı bazı kısımlarında eksiklik ve hataları var. Ama tablolardan daha fazla bahsedilseydi ve geçmişe biraz daha inilseydi mesela ya da Nisanın annesi hakkında daha fazla bilgi verilseydi daha iyi olurdu ama tabi ki film Vuslat'ın cinayeti üzerine kurulu olduğu için eksik yerler kalmış. Özellikle oyuncu kadrosu şahane bu kadar harika bir kadroyla böyle bir film tek kelimeyle muhteşem. Lara Tonka yerine başka bir çocuk oyuncu kullanılabilirdi. Bu rolü yeteri kadar iyi kaldırabildiğini düşünmüyorum. Ama filmde Melisa'nın Elidorla yıkanmış saçları tek kelimeyle harikaydı hala aklımdalar. Ama bir sahne var kiii off yani o kavga sahnesii.... Abi bir insan böyle güzel yumruk atabilir mi ya? Saçmalamaya başladığıma göre size iyi seyirler dilerim.


🌼


9 Kere Leyla



2020'nin bize attığı son darbe bu oldu sanırım çünkü kadrosu resmen bir afet-i devran. Bir arkadaşımla heyecanla bu filmi bekliyorduk ve Netflix'e geldiği gibi izlediğimizde yıkıldım. Haluk Bilginer, Demet Akbağ, Elçin Sangu gibi büyük oyunculardan böyle bir film resmen hüsrana uğradım. Vermek istedikleri mesaj ne kadar güzel olsa da beklenti çok yükseklerdeydi. Kırgınım.

 Filminde kadına şiddeti eleştirmeye çalışırken yeniden üreten, bunu yaparken de kendini çok ciddiye alma hatasına düşmesi ve başa sona “anlamadıysanız…” diyerekten bize mesajlar vermesi ve bunları çok sıkıcı sahnelerle yapması filmin beğenilmemesine sebep olmuştur.




Leyla aslında Adem için yaratılmış ilk kadın olan Lilith'tır. Leyla'nın ne para da nede başka bir şey de gözü vardır. Tek istediği onu seven güzel bir Adem'in çıkmasıdır. Saf Leylam benim her şeyi görse de bilse de bunu söylemez. Ancak Adem artık Leyla'dan sıkılmış ve aile terapistleri Nergis'le işi pişirmektedir. Nergis evlenek diye tuturunca Adem Leyla'yı öldürüp hem parasını alacak hem de ondan kurtulacaktır. Çeşitli planlar yapar ve hiçbirinde de başarılı olamaz.



Adem her seferinde başarısızlığı yüzünden gelen acil tıp teknikerleri filmi daha da kötü hala getirmiş.
Her seferinde denemekten vazgeçmeyen Adem ve ölmemekte ısrarcı olan Leyla'yla kocaman bir kaos yumağı halinde devam ederken Nergis ne kadar kendine düşkün olduğunu belli etse de Adem mal gibi ona değer vermeye devam eder. Ben bazı kişiler gibi sıkılmadım ama beklediğim film ve son bu değildi güzel bir mesaj var altında ama bu kurguyla olacak iş değildi yahu.




🌼

       Irreversible


                                    ''...boşalmayan kadın yoktur sadece beceremeyen erkek vardır.''

    Çok büyük bir kitlenin saçma, sıkıntılı, yorucu, gereksiz ,''İzle geç'' tabiriyle andığı, hiçbir şey anlatmıyor dedikleri bir film. Ama bir bunlar kadar da harika bulan kitleye sahip, Gaspar Noe'nin senaristliğini ve yönetmenliğini yaptığı gerçekten midenizi bulandıracak ve gerçekliğiyle en sert şekilde sizi rahatsız edecek bir film.

    Filmin başında kameranın sürekli dönmesi, çalan sabit ritimli ''Rectum'' müziği ilk 10 dakikada filmi bırakmanız için yeterli. Filmde olayın sonu başta verilmiş bu yüzden başta yaşanan o karmaşanın arasında neler olduğunu anlayamıyorsunuz ve bu yüzden kavga sahnesini de anlayamayabiliyorsunuz. 

    Açıkçası bu filmi yazmak çok yorucu çünkü filmi izlerken gerçekten rahatsız oldum, mesajlarla göndermelerle dolu bir film ve ne kadar detaya girersem o kadar sıkıcı ve yorucu bir yazı olacak. 

 Ama filmde en beğendiğim şey çıplaklık ve doğallıktı. Tamamen çıplak olmaları ve bunun saklanmamış olması gerçek anlamda çok hoşuma gitti. Sahnelerdeki oyunculuklarda sanki gerçekmiş havası vardı ve kameranın etkisi bu konuda büyük bir paya sahip.




    Filmde herkesin konuştuğu beyaz perdeye oturmuş iki sahne var:

1- KAVGA SAHNESİ

2-TECAVÜZ SAHNESİ 

Ne yazık ki sadece tecavüz sahnesine dair fotoğraflar bulabildim ama gönül isterdik ki kavga sahnesindeki olayları da size anlatabileyim.


Bu sahne gerçekten yapılan en en iyi tecavüz sahnelerinden biri. Monica Bellucci'nin ve Jo Prestia'nın oyunculuğu ve 11 dakikaya yakın sürmesi... Tecavüz eden adamın kelimeleri ve tecavüzün arkasından kadının suratını dağıtması, gösterdiği şiddet aslında günümüzde neredeyse her gün haberlerde gördüğümüz olaylara benziyor. O kadar iyi bir sahne ki gerçekten insan tecavüze uğruyormuş hissi yaratıyor. Özellike Alex'in suratına attığı tekmeden sonra suratının kanlar içinde kalması ve devam eden şiddet insanın ciddi anlamda midesini bulandırıp öfkelendiriyor.



Öğrendiğim kadarıyla filmde bu sahnede arkada bulunan adam bir hata sonucu oraya gelmiş ve film çekildiğinden habersiz bir şekilde orda durup kaçmış, Noe'de bunun çok doğal olduğuna karar verip bu sahneyi koymuş.

Film bu tecavüz sahnesine gelesiye kadar baş döndüren mide bulandırıcı sahneler ve kulaklarınızı rahatsız edecek müziklerle dolu. Bu sahneden sonra kamera normal bir şekilde devam ediyor ama burada da oyuncuları takip eden oldukça doğal akışta devam ediyor.



 

Beni ciddi anlamda rahatsız eden sahnelerden biride buydu. Alex ve Pierre önceden evliler ve Marcus'la hayatına devan eden Alex eski eşiyle arkadaş kalır ve buluşurlar. Pierre'n tek derdi kadını yatakta boşaltamamış olması. Sürekli olarak dönen bu muhabbette aslında Pierre'nin kıskançlığı ve Marcus'u kabul edemeyişini gördüm. Alex'in dediği her kelimeye katıldım ve istemeden de olsa aralarında bir çekememezlik durumu var. Marcus küçük bir çocuk gibi ve Pierre'de özgüveni olmadığı için kendi kendine kurulmuş. Kendini erkek gibi hissetmek istiyor.

'' Senin sorunun ne biliyor musun? Kız bulmayı büyük bir başarı sanıyorsun. Yaptığın şu karşı tarafın zevkini çok fazla düşünüyorsun sorunun bu kendini rahat bırakman gerekir. Rahat davranmalısın. Kendini de düşün ve rahat ol.''

🌼

BİZ BÖYLEYİZ




 Bir filminde kötü olsun be Hümeyra'm 😏. Özellikle filmin yazarlığında Berrak Tüzünataç'ın parmağının olması ve Emre rolünü kendi oynaması... Ya film çok güzeldi. Sonunda birkaç gözyaşıyla beraber şarabımı kapıp onlara eşlik etme isteği..



     Çılgın mı çılgın, olaysız duramayan, çocukken birlikte büyümüş 5 kişi... Ve onları anneleri gibi büyütmüş Nezihe.. Ve  ve ve havuzlu bir ev.😁 

            Hayatın akışında ilerleyen bu kişiler bir gün Nezo'mun hastalanmasıyla apar topar İzmir'e yola çıkarlar. 



    Doktor Nezihe teyzenin fazla zamanı kalmadığını, dinlenip güzel zaman geçirmesi gerektiğini söyler. Daha sonra  Beril, Nezihe teyzenin ışığını kapatmak için odasına girer ve çekmecede birkaç fotoğraf bulur. Bu fotoğraftaki adamın orada olmalarının sebebi olduğunu  düşünmesiyle olaylar karman çorman olur. Gökçe ve Emre'nin çocuksu hareketlerinden dolayı Beril ve Emre'nin arasındaki gerginlik daha da artar ve herkes birbirine kırgınlıklarını döker.
   


  
 Filmde bilmeniz gereken önemli noktalar:
  -  Emre ile Emrah - Dolunay ile Gökçe kardeştir. Efsun'da Dolunay'ın sıra arkadaşıdır. Ha bi de Beril var. Gökçe'nin sevgilisi. Gökçe kıza çok haksızlık yapıyor bence.
  - Emre ile Gökçe lisede eski sevgililer. 

        Bu ikili çocuk gibi ne beraber olabiliyorlar ne de ayrı. 




 Aslında tamda birbirine göre yaratılmış bu çift bir yanlış anlaşılma üzerine ayrılıyorlar ve arkadaş olarak devam ediyorlar. Aslında ikisinin de aklında birbirleri var ama bunu söyleyemiyorlar. Hatta ve hatta Gökçe, Emre için düğününü bırakıp İstanbul'a gidiyor. 

    Bunun yanında Dolunay eşini kısıtlayan, herkesin özeline burnunu sokan biri ama tam tersi olan Efsun çok geniş fikirli, kimsenin özeline burnunu sokmayan bir kadın. Şahsen Efsun'un bazı fikirlerini hiç onaylamıyorum. Kocasının eski sevgilisinin evinde kalması... Bu genişlik bana fazla 😊




Arada olan Beril'e oluyor. Kız saf, Gökçe'ye yardımcı olmak istiyor ama işte Gökçe...

Neyse film tam böyle keyifle izleyebileceğiniz, yer yer komik yer yer üzüleceğiniz hatta sonunda kesin üzüleceğiniz bir film.
Nezo'mun o hayat enerjisi, Emrah'ın ölüm şakalarına bile gülmesi.. Ya Hümeyra sen bu film sektörüne gelmiş en iyi sanatçılardansın. O kadar güzel oynamış ki bu rolü. Neyi kötü oynuyor ki zaten ? :)



🌼


 YES DAY




Biz çocuklar bana kalırsa empati yoksunu insanlarız. Ebeveynlerimizin bizi düşündüğü için bazı şeylere izin vermemesini kötü görüyoruz. Ama onlar bizim için çok fazla şeyden vazgeçiyor. Bencil, pislik çocuklar 😒

 
Allison çok başarılı, becerikli, eğlenceli bir kadındır. Ama çocukları olduktan sonra ebeveynliği biraz abartmış her şeye hayır diyen, 14 yaşındaki kızının bile konsere tek başına gitmesini istemeyen bir kadın. Bir gün veli toplantısında öğretmenler, çocukların Allison'ı diktatör olarak gördüğünü söyler. Ne idiği belirsiz  beden öğretmenin ''Evet Günü'' yapmalarını tavsiye etmesi üzerine macera başlar.  




 


CRAZY ABOUT HER


    Bazı insanlar gerçekten ruh ikimizdir ya tutkuyla ararız. Nerde olursa olsun!!!😄Tımarhanede olsa bile.. Bizim deli Adri'de Carla için hazırlattığı deli raporuyla  akıl sağlığı hastanesine giriyor işte. 

    Ne eksiğimiz varsa sanki.. 

    Yaşadığınızı (aslında hayatı yaşamadığınızı) hissettirecek bir film. Adri başarılı bir gazetede çalışan biri ve Carla'da sadece deli 😊. Aslında çok klasik bir hikaye ama güzel işte mutlu hissediyorsun falan filan :D. Bir gece barda tanışmalarıyla Adri, Carla'ya çarpılır. Carla'nın ceketinden bulduğu bir ilacın üstündeki yazıdan yola çıkarak Carla'yı bulan Adri, hayal ettiği  Carla'yı bulamayınca hayal kırıklığına uğrar. Ama aptal Adri'miz bu delilerle bir süre vakit geçirmek zorunda kalır. Geçirdiği sürede bu delilerin kahramanı olur. Yanlış anlaşılma çözüldükten sonra salınan Adri, kaldığı sağlık merkezindeki kişiler için bir haber yayınlar. Buna karşı koyamayan Carla, Adri'nin gazete binasını basarak aşkını ilan eder. 

    Yok mu be şöyle delice şeyler yaşayacağım deli bir Adri? Talip varsa bana ulaşsın 😏



🌼

25 LİTRE

 

Geleceğin Sınıf Öğretmeni adayı olarak böyle  bir belgeselin bu blogta yer alması gerektiğini düşündüm.
    Gökhan Özoğlu, Natıonal Geographıc ve Finish'in sponsorluğunda hazırlanmış bu belgeselin aracılığıyla bizi bazı gerçeklerle yüzleştirmiş. Düşünsenize her gün sadece ama sadece günlük yaşamınızı sürdürebilmek için 25 Litreniz var. Tam olarak şu anda nerden baksanız bulaşık, çamaşır, duş, diş fırçalama gibi doğrudan harcadığımız suyun yanında bir de dolaylı yoldan harcadığımız suyumuz  var. Mesela kahve üretiminde harcanan su gibi. 
    Su ayak izi testimi yaptığımda tam tamına 9050 Litre günlük su harcadığım ortaya çıktı. Oysaki dünyada susuzluk yüzünden ölen hastalığa yakalanan hatta ve hatta develerin öldürüldüğü ülkeler var.
    Susuzluk insanlığın problemidir. Ne kadar insanlık umurumda olmasa da bu yemyeşil(!) dünyamızın böyle sömürülmesine göz yumamam. Çünkü öyle bir nokta gelecek ki insanlar birbirini katledecek. Ben bu konularda ne yazık ki duygusala bağlayan ya da insanları düşünen bir birey değilim. Çünkü bunu insanlığın hak ettiğini düşünüyorum. İnsan ırkının bence nüfusu düşürülmeli ve  bu kadar bencil olunmamalı.
     
    Gelecekteki çocuklarımızın daha bilinçli ve  Dünyamıza bu kadar kötü davranılmasına ciddi anlamda karşıyım. Bu  belgeseli de bu yüzden yazıyorum. Lütfen gereksiz elektrik, su, fosil yakıt KULLANMAYINIZ. Gerekirse lütfen karanlıkta oturun. Çünkü bizim konforumuz için yapılan her yeni şey doğaya biraz daha zarar veriyor. Ve ben bu doğanın bir gün yok olacağını bilerek ölmek istemiyorum. Torunlarımın torunları balinaları görsün istiyorum. Filmlerdeki gibi birbirlerini öldürüp azıcık yemek parçası ya da yer kavgası yaşasın istemiyorum. 
    Betonlaşmaya lütfen karşı durun. Olabildiğince konfor standartlarınızı lütfen düşürün. Minimalist yaşamlar tercih edin. 

     İşin komik yani bir çok insan için bu tüketici toplum alışkanlığı son bulmayacak. O elektriği açık bırakarak o odadan çıkacak. Bencil insanlık.





🌼


Temmuz gelmek üzere ve hava bir anda ısındı. Sizde artık benim gibi erimeye başladıysanız ve işsizim kardeşim ben evden başka gidecek yerim yok diyorsanız hadi beyinlerimizi kapatıp film izleyim.

Önemli bir Not: Hava o kadar sıcak ki içeriklerden bahsedemeyecek kadar yanmaktayım VE HAYATTAN BIKKINIM. Bu yüzden gidin başka sayfalardan bakın amk.


MY SPY








AİLEM ROBOTLARA KARŞI





BIRD BOX








🌼

HAYVAN MEZARLIĞI 




Geçenlerde Netflix'ten kaldırılacağı için önüme gelmişti. Bi bakamm neymiş bu diye izledim. Küçükken Alacakaranlık Serisini okurken bir adam Stephen King'in kitaplarının büyüyünce anlamsız olacağını söylemişti. Hala anlamsız olmalarını beklemekteyim. Yine harika bir dünya yaratmış. 


Biliyorsunuz ben hayattan çok sıkıldım ve hava sıcak. Kesinlikle içeriğini anlatmayacağım ama fragmanını izleyebilirsiniz. Zaten uzun uzun yazdığım şeyleri kimse okumuyor.  Tam olarak bu yüzden Youtuberlar ve Tiktokerlar fenomen...



Şu anda Netflix'te yok. Ama güzel bir filmdi. 🌼







🌼





 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sohbetler 8*

2024*

Sohbetler 9*