Kayıtlar

 Cıvıl cıvıl ötebilmeyi özledim. Rahat hissettiğim o konfor alanında neşeyle uçmayı. Kendime ait olan şeyleri ortaya koyabilmeyi özledim. Vazgeçmişlik halimden uzaklaşıp eski neşeli o hayatımı özledim. Bir şeyleri bastırmaya çalışmaktansa özgürce güçlü bir şekilde dik durmayı özledim. Kendime..

Kendime

 Biraz yoruldum. Kendimi kandırmaya çalıştığım şeylerde belki de inandırmak istediğim konularda. Anksiyetenin bendeki karşılığında, çevresel etkenlerden, insanların duygularından biraz yoruldum. Gün ve gün egonun yüzleriyle karşılaşmaktan. İlişkide beklentilerinin görülmemesinden, SORUMLULUKTAN, bir şeylerin altına giriyorsun bir şeylere sınır ihlali yaratıyorsun karşındaki de bunu sonsuz bir patavatsızlıkla kullanıyor. İçsel cezalandırıcıların çalışmasını izliyorum. Uyumak istiyorum. Evi özledim. Kendi merkezimde olmayı özledim. Kimseye sorumluluk duymadan kimseyle bir şey konuşmadan fikir almadan sakince durmaya ihtiyacım var. Ormanın keyfini sürmeye ihtiyacım var. Gezmeye ihtiyacım var. Seyir halinde olmayı özledim.

Sohbetler 9*

         Sıkıldım. Kendimden, sorumluluklardan, okuldan... Eve gitmek istiyorum, sadece yatağımda olmak istiyorum. Hayat sanki yine beni boğuyor gibi hissediyorum. Çok stresli bir dönemdeyim. Herkes aynı dertlerle uğraşıyor ama niye sadece ben bu kadar kafama takıp kendimi kötü hissediyorum bilmiyorum. Hayat bir bana mı ağır, bir benim kollarım mı zayıf? Rahatlayamıyorum, hiçbir yere köklenemiyorum. Bir gün iyiysem niye dört gün bedelini ödüyorum. Ben neden hep kendi hayatımı bu kadar zorlaştırıyorum?           Sorumluluklar neden beni bu kadar strese sokuyor? Olur gider her şey, kontrol edemezsin ki bu kadar her şeyi. Biraz soluk almaya ihtiyacım var artık. Gerçekten buna ihtiyacım var. Ama ben soluk alırken bile sorumlu hissediyorum. Eskisi gibi ölüm düşüncesi de rahatlamış hissettirmiyor beni. Ailemin yanını her seferinde çok özlüyorum. Ait olduğum yer neresi bilmiyorum. Eskiden evimdeyken sanki oraya ait hissediyordum ama şimdi ...

Sohbetler #10

 Merhabalar Ben Margarita Yalnız hissetmek hakkında konuşacağım. Ruhumuz sizce de yalnız mıdır? Nedir bu yolculuğun yapısı? Yalnız mı geldik sizce de ? Nedir bu yapı? Gerçekten.. İnce düşüncesi koymuşlar beybiler kutuya. Hoppp gümmm :) Karmik ve karma ilişkiler yok ruhani eşler. Var bence ruh eşi. Yalnız kalmak biraz garip. Oğlum düşünsene kendi esprine kendin gülüyorsun sadece. Rüzgarı kendinden menkul bir uçurtma gibi. Garip gerçekten. Ademin yanına boşuna Havva yaratılmamış be darling. Napsak bu konuları? Kendimi özledim. Sayın seyirciler. Beni. Benliğimi. Kendimi. Halledeceğiz darlingler. Halledeceğizz. Yuvarlak dünya ahaha
 Merhabalar Margarita. Çok farklı ve değişik bir hissiyat bu duydu. Ben fazla değil birkaç ay önceme yazarken. Kelepçeler var gibi hissediyorum Margarita ellerimde. Boğuşmuş gibi hissediyorum MARGARİTA. BOĞULMUŞ GİBİ ANLIYOR MUSUN? Kelimeleri son derece tek tek seçen bir kişi gibi. Olmamak üzerene gibi. Terapi sürecini devam ettirememek gibi. Bir şeyler var Margarita yazmıyorsun kendine. Karanlık yüzle yüzleşirken sende değilsin. Kolaydı sanki. Travmalarla yüzleşirken zorlanmıyordun bir duvara mı çarptın ne oldu? Seyir gibi... Nereden Margarita. Sokakta kendiyle yüzleşen Margarita. Özledim. Kendimi. Kabus dolu travmalarla yüzleşirken ki savaşımı. Nefes almaya çalışırken ki halimi.. Kelepçeleri çıkarmışken noldu ? Sana onları taktıran ne? Aslında takmadım ayağımın bir ucunda izliyorum onları.. Ey Tanrım YARDIM ET. 

2024*

      Çok hoşuma giden bir nakaratın tam şarkısını açmış ve hayal kırıklığına uğramışım gibi. Şimdilerde fark ediyorum da bir çok şey benim için gerçekten hayal kırıklığı. 2024 bana kötü şeyler getirdiğini iddia etmiyorum fakat getirmesini umduğum hiçbir şeyi umduğum gibi getirmedi. Bu yıl biraz da insan olmanın acımasız taraflarıyla münasebetimin sınırları aşmasından da kaynaklı olabilir.     Sizi 2024'ün başına getireceğim. Büyük bir sınav kaygı sı. O zamanlar ait olduğum hiçbir şey yokmuş gibi hissediyordum. Boşuna hazırlandığımı hissediyordum. Artı olarak üniversite korkusuyla mücadele ediyordum. Başka bir şehirde tek başına olmak oldukça zor gibiydi. Şimdi bakınca neden bu kadar korktuğumu anlasam da insan eşsiz bir varlık. Her şeye adapte olabilir.      Aslında sanırım bunların hiçbirini konuşmak istemiyorum. İnsan gerçekten bu evrende tek başına. Ailedir, arkadaştır hiçbiri bu duyguyu alıp götüremiyor. Ben bazen çok güveniyorum, işte diyoru...

Sohbetler 8*

      Konuşmaya çok ihtiyacım olduğunu fark ettim ama maalesef etrafımda aynı yaralardan muzdarip insan yok. Fakat illa bunu okuyan biri (ki maalesef okunmuyor) yaşamıştır bunları. Güzel sayılabilecek bir üniversite hayatı yaşıyorum fakat anksiyete ve çok düşünme belasından kurtulamadığım için mutsuz oluyorum.      Vizelerden sonra eve gittim ve sandığımdan daha çok özlemişim ailemi, evimi, odamı, kendimi.. Ne kadar arkadaşların da olsa kendin gibi hissedemiyorsun çoğu zaman. Bir söz var tek başına olduğun halin ile yanında bir kişi bile gelse o halin arasında farklar var. Tam sözü hatırlayamadım ama bunu anlatıyordu. Sorumluluk, uyum sağlama ve güzel olan şeyleri bozma endişesi kendinin biraz daha farklı formunu ortaya koymaya itiyor insanı. Bu psikolojik olarak hem bir adaptasyon hem de savunma iç güdüsü.      Her neyse evde geçirdiğim 9 gün bana o kadar iyi hissettirdi ki. 3 günümü hastanede geçirsem de (bazı kontroller için) o bile çok gü...

Üniversite 1. hafta

           Üniversiteyi kazandığımdan beri içimde bir korku oluşmuştu. Aileden uzakta üniversite okuma fikri çoğumuza güzel gelse de kesinlikle güzel bir durum değilmiş. İlk gün yurda yerleşirsin ve ailenin gideceği bilinci bir anda dank eder. Ailenle vedalaşırsın ve odana çıktığında büyük bir sessizlik çöker. Özellikle oda arkadaşın ya da arkadaşların odada yoksa o ilk gece gerginlikten ve sessizlikten uyuyamazsın. Yatakta döner durursun ama yok. Bir ağlama gelir ki kendini durduramazsın. Tüm gece boyunca ağlayıp sızladığın için de şiş gözlerle dersine gitmek zorunda kalırsın.          İlk gecem en azından benim böyle geçti. Oda arkadaşım yoktu, annemlerle erken vedalaşmıştım ve tüm gece gerginlikten, ağlamaktan uyuyamamıştım. Daha sonra kendi bölümümden tanıştığım kız ve onun kyk arkadaşıyla ilk dersime girdim. Odaya geçtim oda arkadaşım da geldi. İlk gecenin ardından bir kaç gün daha zorluk çeksem de bir anda kendimi alışırken bu...

Merhaba 20

         Büyük bir süreçten yeni çıktım. Aslında küçük sayılır şimdi gireceğim yeni süreçten. 20 yaşındayım. İnsan daha büyük şeyler bekliyor tabii. 20 yaşım böyleymiş işte. Küçük aklıyla havalı bir yetişkin olacağını düşünüyorsun. O işler öyle olmuyormuş. Söylediğin sipariş için telefonu annene verince anlıyorsun hala büyümenin uzun bir süreç olduğunu. Süreçleri severim aslında, insan bir amaç doğrultusunda giderken kendini boş hissetmiyor, bir şeylerin içinde olmak değerli oluyor.          Neyse bu yazıyı teşekkür için yazıyorum. Hayatımızda olan kötü olarak adlandırdığımız şeyler şu anki halimizi belirleyen olaylardı aslında. Ben bu yüzden yaşadığım her şeye ve bunun kahramanlarına teşekkür ederim. Evet, deli saçması gibi. Aslında nefret duyardım eskiden olsa ama gerek yok artık. Bana yük oluyor öfke, midemi de kötü etkiliyor. Öfkem, çok değerlisin fakat geçmişe olan öfkem.. Ayrılma vakti. Beni ayakta tutan ve sorunlarımı aslında çöze...

İçimdeki Küçük Çocuğa

 Büyüyünce herkes zannediyor ki büyüdük kocaman olduk hiçbir şey bize acı veremez. Tam tersine içimizdeki küçük çocuk yetişkin size kendini duyurmak için deli gibi çırpınıyor. Depresyon, huzursuzluk, kendini ifade edememe, hayattan keyif almama... O kadar suçlanmaya ve suçlamaya alışmışız ki bazen olması gereken şeylerde bile tüm yükü yükleniyoruz. Ben bugün kendi içimdeki küçük benime güzel bir başlangıç yazısı yazmak istiyorum.      Merhaba Küçük Ben. Uzun zamandır seni mutsuz ve bana bağırır halde görüyorum. Keyfin hiç yok çünkü hayatın boyunca kötü sevildin. Duyguların görmezden gelindi istismar edildi. Sende buna tepki olarak agresifleştin, bağırdın çağırdın, şımardın, üzüldün,ağladın,depreyona girdin,keyfin ve hevesin kaçtı. İlk olarak ben senden özür dilerim seni görmeden büyümene izin verdiğim için. Ama biliyorsun ki ikimizde bu ne demek bilmiyorduk. Ben artık biliyorum ve özlediğin kişideki gibi sevilmeyi ben sana vereceğim böylece artık üzülmeyi arzulamayac...

5 yıl sonraya mektup

      Selam ben 19 yaşın, Gerçi 1 aydan az kaldı doğum günüme. Şu an oldukça stresli bir gündesin. Yks'ye yaklaşık 1 ay var ve sen son dakikada bölüm değiştirecek bir meslek yapmak istediğini söyledin :D Başardın mı? Psikoloji son sınıfta olman gerekiyor tahminimce. İngilizce okumak istiyorsun, öğrenmişsindir herhalde. İngilizce dizi izlemek çok havalı gelmiştir her zaman. Kesin şu an her şeyi ingilizce dinliyorsundur dnskcnsk şapşal.  Yarışmalara katılmak istiyordun en son yazın. Kazandın mı? Kalemin şu an çok acemi, eğer üstüne çalıştıysan eminim daha güzeldir şimdi. Hep kendi yeteneğinden şüphe ettin, yeteneğin var mıymış? Umarım vardır çünkü benim yapmak istediğim şey yazarlıktı. Kırmadın beni, değil mi?  Ablan evlendi mi? cksjcksddj en çok bunu merak ediyorum. Teyze olmak çok istiyorsun şu an, havalı bir teyze olmak istiyorsun. Oldun mu? Senin hayatında biri var mı? Nedense bana 5 yıl içinde evlenme kararı alacağım biriyle tanışacakmışım gibi geliyor. Okulu...

Sohbetler*7

           Ben sonunda yapmak istediğim mesleği seçtim. Aslında tamamen yapmak istediğim meslek yazarlık ama bu meslek de zevk alacağım bir meslek. Psikoloji okumak istiyorum. Fakat sayısal öğrencisiyim :D Büyük stres altındayım çünkü 1 ay kaldı sınava. Sayısal derslerimi bile daha tam bitiremedim. Bu yıl da gitmezsem 21 yaşında başlayacağım en iyi ihtimalle. 4 yıl eğitim göreceğim 25 yaşında mezun olacağım. Bu da en iyi ihtimalle olacak iş. Çünkü ingilizce seçersem minimum bir yıl da hazırlık okumak zorunda kalacağım. Yüksek lisans da okumak istersem 2 yıl daha ekleniyor. Yani en iyi ihtimalle 28 yaşında donanımlı bir psikolog olabiliyorum. Ayrıca ingilizce biliyor da olmuş olacağım.          Açıkçası bakınca bana çok kötü gelmedi. Düşüncelerine değer verdiğim insanlar aynı şeyi söylüyor. Geç kalacağımı hayata. Ama diyelim ki şu an yazdım üniversite yine 27 yaşında mezun olmuş olacağım. 1 yıl kesinlikle önemli ama içime sinen türü ...

#2023Sorunsalı

 Geç kalınmış bir 2023 değerlendirme yazısına hoş geldiniz. 2023 yılının büyük bir değişime ve dönüşüme hizmet ettiğini düşünmekteyim. Hayatımda ve çevremde gözlemlediğim birçok kişide değişim ve farkındalık üzerine büyük imzalar gerçekleşti. 2023'e nasıl girdiğimle başlamak istiyorum.     Marmaris'te birkaç arkadaşımla birlikte girdik. Çok sıkıcı ve durağandı. Sakince geri gelip yurdumda uyumuştum. Sabah erkek arkadaşımla buluşmuş ve Akyaka'ya gitmiştik. Son zamanlarımızmış. Fazla sürmedi 1 ay sonra falan ayrıldık ama nasıl ayrılmak...     14.03.2023 hayatıma mıhlanmış bir tarih. Hiçbir şeyin aynı olmadığı bir sabah, öğlen, ikindi, akşam ve geceydi. Toz pembe olan hayatım tamamen grileştiği bir tarihti. Sonrası da onun siyahı. Çok uzun bir iyileşme sürecinin başlangıcıydı. Ta ki 26.01.2024'unde kestiğim bir bağa kadar. Bir vedalaşma ve teşekkür seremonisi... Hala sana çok teşekkür ediyorum hayatıma kattıkların için. Sen benim ilkimsin ve güzelimsin. Teşekkür ed...

Bir Şey Öğrendim(Her Şey Olmuş Bir Hiç Tarafından Yazılmıştır)

Yaşayamadığımız hayatların yasını tutmak kolay. Başka yeteneklerimizi geliştirmiş, bazı teklifleri kabul etmiş olmayı dilemek kolay. Daha çok çalışmış, sevmeyi daha iyi becermiş, paramızı daha iyi idare etmiş, daha popüler biri olmuş, o gruptan ayrılmamış, Avustralya'ya gitmiş, kahve teklifini reddetmemiş ve daha çok yoga yapmış olmayı dilemek çok kolay. Edinemediğimiz arkadaşlara, yapamadığımız işlere, evlenmediğimiz insanlara, yapmadığımız çocuklara özlem duymak an meselesi. Kendimizi başkalanının gözünden görmek ve olmamızı istedikleri bin bir kişiye dönüşmüş olmayı dilemek için en ufak bir çaba gerekmiyor. Pişmanlık duymak ve sonsuza, zamanımız doluncaya kadar duymaya devam etmek çok kolay. Ama esas sorun yaşamadığımız için pişmanlık duyduğumuz hayatlar değil. Sorun pişmanlığın kendisi. Büzüşmemize, kuruyup kalmamıza, kendimizin ve bütün insanlığın en büyük düşmanı olduğumuzu hissetmemize neden olan, pişmanlığın ta kendisi. Olası hayatlarımızdan herhangi birinin bundan daha ...

#25

 VAYY BE. Bir yıl daha bitti. Geçen yıl 24 yaşımayı yazarkeni hatırlıyorum da ne ağlamıştım. Şu anda o konumdan bambaşka bir yerdeyim. Bu gece bir cinayet gerçekleşecek. Ölecek kişi tam olarak aşağılık tarafım olacak. Hani şu yoruldum diye bağıran herkese laf eden garip huylu olan ben. İnsanların iç çocuklarını umursamadan öldüren benin bu gece ölme vakti. O adamın iç çocuğunu gördüğünde ne kadar içten geldin ne oldu sana be kadın ne oldu. Bak sen kaldın geriye.     ''Öfkeliyim. Çevreme. İnsanlara. Bana ihanet edenlere. Beni suçlayanlara. Uzun boş edebiyat yapanlara. ''  Margirit geriye bunlardan bir şey kalmadı biliyor musun? Sadece 8 ay boyunca evde delirdin. Bir adamın hayaletiyle yaşadın. Konuştun.  Mektuplar yazdın. Yorgun halinden daha farklı bir dünyaya girdin. Dönüşümün bu gece bitiyor. ''28.10.2024'' bu zamana kadar şifalanman dileğiyle. Şifayı bulabilecek kadar harika bir kadınsın.  Beni anlarsın soru sormazsın ah yetmedi mi be? GEL. ''...

Sohbetler*6 (yıldızlı)

           Hayatımın en kötü zamanlarını yaşıyorum sanırım. İnsan, bırak diğer insanları kendini bile bazen kontrol edemediği anlar var. Daha yakından tadıyorum bu hissi. Her şey 2 hafta önce başladı fakat daha öncesinden anlatmak istiyorum.          Ben bu yıl tekrar sınava hazırlanıyorum ve bunun için bir dershaneye başladım. İlk gün berbat geçecek ve heyecandan öleceğim sanıyordum. Fakat tam tersi o kadar güzeldi ki. Ve ilk gün sadece denemeye girmiştim. Sabah zor anlar yaşasam da her şey iyi ilerledi. 2. günden arkadaş edinmiştim ve ben gerçekten o kadar rahattım ki dershanede. Daha sonra katlanarak gitti ve her şey çok güzel ilerliyordu. Şu an 2 yakın arkadaşım var, tüm sınıfımdaki arkadaşlarımla rahat iletişimim var, hocalarımı seviyorum.          Ta ki 2 hafta önceye kadar. Yine normal bir deneme günüydü ve sabah yine çok eğlenceliydi. Sonra denemeye girdik. Son 1 saat kala deneme bitmesine midem guru...

Amansız bir peri masalı

         Bugün hayatımdaki en önemli insanlardan birinden bahsedeceğim. Fakat ben duygularımı normal bir yazı diliyle yazmakta pek iyi değilim, belki de bu yüzden hayallerimin arasındadır yazarlık. Bu mektubu kendi tarzımda yazacağım.          Uzun yıllar önce kimsenin bilmediği bir kasabada bir peri yaşıyormuş. Peri, o kasabaya şifa getirmek için gelmiş fakat o kadar uzun zaman kalmış ki kendi kimliğini yavaş yavaş kaybetmeye başlamış. Kendisinin bir insan olduğunu düşünüyormuş. Hatta bir ailesi bile varmış. O kasabaya ilk geldiğinde tedavi etmek istediği insanlar artık onun ailesi olmuş. Annesi, babası, anneannesi ve dedesiyle yaşayan perimizin hayatına bir anda dayısı girmiş. Dayısının eşi hamileymiş. Bu bebek için çok heyecanlanmış çünkü bu koca ailede kendini hep biraz yalnız hissetmiş. Belki de bu bebek onun yalnızlığını kucaklayabilir sanmış.           Zamanı gelmiş ve bu bebek doğmuş. Fakat sand...

''Senden nefret ediyorum''

           Nefret. ''Sana çok aşığım'' lafından gelinen son mertebe. Bir ilişkinin bittiği yere mi geldik artık? Hayır, çoktan bitmiş bir ilişkinin toksikleşmesi sonucunda kangren olan ''bağımızın'' artık kurtarılamayacak aşamasındayız. Artık kesilmesi gerek. Evet, bir çok şey denedik, bak işte en son bu lafa geldik. Bittiğini görmene rağmen belki düzelir, onu seviyorum, kurtarabilirim gibi düşüncelerle hiçbir ilişkiye devam etmeyin. Olmuyor, sadece birbirini yıpratıp bir gün ''Senden nefret ediyorum'' boyutuna kadar geliyorsunuz.           Ey sevgilim,     Seninle ilk tanıştığımda ruhum sevgiye, mutluluğa açtı benim. Doyuruyordun ruhumu fakat travmalarımı tetikledin. Seninle güzelleşir, çiçek açarım sandım. Kalbinle daha da güzelleşirim, iyileşirim sandım. Olmadı. Gittikçe kendimden nefret ettiğim birine döndüm. Çok güzel severdim ben. Sevgimi hisseden bir insanın daha önce sevilmediğini düşünecek kadar güzel severdi...
 Bir şey var çözemediğim. Gerginim. Kalıp yargılar içindeymişim gibi. Bilmiyorum bir şeyler var anlatamadığım. Doğum sancısı gibi. Zeki değilim gibi yetersizim gibi. Ama bir o kadar da boşlukta gerçek değil bu fikirler diyen cümleler var. Şifasız bir bitki gibi hissediyorum kendimi. Rahatsız sarmaşıklarını toplamaya çalışan bir bitki gibi. Depresyondayım sanırım. Kafam karışık. Dalga bir denizde sıkışmış gibi nefesim..  Öyle işte. Bugüne Not🌼

AV. ZEYTİN KEDİ CİNAYET Mİ İŞLEDİ?

Resim
  DEDEKTİF: 18.05.2098 tarihinde 32.87 saatinde neredeydiniz? Av.Zeytin Kedi: Evimde ailemle birlikteydim. Margarita yazarımızda ailemle fotoğraflarımı çekiyordu. İşte buyurun. DEDEKTİF: Tam olarak orada ne yapıyorsunuz? Av. Zeytin Kedi: Sormayın efenim. Malum ekonomi batık. Artık evimizdeki köle bize N&D mama alamıyor. Kilosu olmuş 1500 lira. AHHHH AHHH. Bu köleler nolacak bilmiyorum. Hani paran yoksa bakma diyorlar ya. İroni gerçekten kölesin sen aç açıkta mı bırakacaksın beni değil mi? Benim güzeller güzeli eşim Balkaymak kölemize dua ediyordu. Bol kazançlar ve paralar kazanır da bize bir sürü bir sürü güzel mama alsın diye. Malumunuz biraz ayıp olacak ama benim idrar yolları taş bağlıyor. Sormayın efenim nasıl bir derttir... AHHHH AHHH MİYAVV MİYAVVV diye geceleri bağırıyorum. Eee buna malumunuz veteriner ücretleri de giriyor. Sormayın efenim offf o veterinere gitmek yok mu? Bende anksiyete de var oraya gidesiye kadar af ola ama istifra ediyorum tüm mamaları. EE bizim kö...